9. Hukuk Dairesi 2008/21988 E. , 2010/6835 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağının ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerine 01.09.1997 tarihinde çalışmaya başladığını ve halen aynı işyerinde çalışmakta olduğunu, müvekkilinin çalıştığı süre içerisinde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini ve yıllık izinlerinin de kullandırılmadığını belirterek, fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti talebinde bulunmuştur.
Davalı cevap dilekçesinde, davacının Radyoloji Sertifikasını temmuz 2005 tarihinde aldığını, 1997 yılından beri Röntgen teknisyeni olarak çalışmadığını, yasal düzenlemeye göre günde 5 saat çalışmasının olduğunu ve yıllık izinlerini kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “Toplanan delillerden, 06.05.1939 gün ve 4201 sayılı Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkındaki Tüzük gereğince davacının işyerinde günde 5 saat çalışması gerekir iken daha fazla çalıştığı, yine aynı tüzük gereğince yılda 4 hafta Yıllık İzin kullanması gerekir iken izinlerinin kullandırılmadığı anlaşılmakla davacının taleplerinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf gerek bu celse ki sözlü beyanında gerekse 30.11.2007 tarihli beya¬nı ile zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de, Fazla Mesai alacağı yönünden bilirkişi dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreyi hesap etmiş olup, hesap raporunda Fazla Mesai ücreti alacağı yönünden hesap edilen tutarlar zamanaşımına uğramadığından 28.11.2007 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli görülmüştür.
Toplanan delillerden,dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerden, davacı tanık beyanlarından, 06.05.1939 gün ve 4201 sayılı Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkındaki Tüzük gereğince, ve özellikle bilirkişi raporunda belirtilen hususlardan, davacının davasının kabulü ile, taleple bağlı kalınarak 1.500,00.YTL. Yıllık Ücretli İzin alacağı ile bilirkişi tarafından hesaplanan Fazla mesai alacağından, hayatın olağan akışı, davacının raporlu ve izinli olduğu günlerde dikkate alınarak takdiren % 40
oranında indirim yapılarak ve taleple bağlı kalınarak 2.500,00.YTL. Fazla Mesai alacağı olmak üzere toplam 4.000,00.YTL. alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının Yıllık Ücretli İzin alacağı ve Fazla Mesai alacağı yönünden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar vermek gerekmekle aşağıdaki hüküm tesisi uygun görülmüştür.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
İşçinin işe iade davası açması durumunda, izin ücretinin talep edilip edilemeyeceği davanın sonucuna göre belirlenmelidir. Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen yasal bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün olmaz. Ancak, önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri de aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
İş sözleşmesinin işverence feshedilmesi halinde 17. maddede belirtilen yasal ya da arttırılmış bildirim önelleri ile 27. madde uyarınca işçiye verilmesi gereken iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe girmez. Kanundaki bu düzenleme karşısında işçi tarafından ihbar önelli fesih halinde bildirim öneli ile yıllık izin süresinin iç içe girebileceği kabul edilmelidir.
Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir.
Dairemizce, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmemiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinde sözü edilen bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9.HD. 24.10.2008 gün 2007/ 30158 E, 2008/ 28418 K.). O halde, izin ücreti için uygulanması gereken faiz, yasal faiz olmalıdır.
Sözleşmenin feshi üzerine ödenmesi gereken izin ücretinden taktiri indirim yapılması doğru değildir.
İşe iade davası sonunda işçinin işe başlatılmadığı tarihte iş sözleşmesi feshedilmiş sayıldığından izin ücreti hesabında işçinin işe başlatılmadığı tarihte alması gereken ücret dikkate alınmalıdır.
İşverenin işçiyi işe başlatması durumunda, iş ilişkisi kesintisiz devam ettiğinden, kullandırılmayan izin ücretine de hak kazanılması söz konusu olmaz. Daha önce işçiye kullandırılmayan izinler karşılığı olarak ödenmiş olan izin ücretleri de işverence geri istenebilir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde işçinin yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemeyeceği kurala bağlandığına göre, işçinin daha önce ödenen izin ücretinin işe iade sonunda işçinin işe başlaması halinde işçinin kullanmadığı izin hakkına sayılması da doğru olmaz.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Dosya içeriğinden, dava tarihi itibari ile davacının iş sözleşmesinin devam ettiği ve 20.07.2006 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. İzin ücreti talebi feshe bağlı haklardan olduğundan iş sözleşmesi devam ederken talep edilmesi mümkün olmadığından talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Davacının talep ettiği fazla çalışma alacağı yönünden ise dosya içinde mevcut ibraname başlıklı belge taraflara gösterilip beyanları alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.