11. Hukuk Dairesi 2014/14358 E. , 2015/738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.10.2013 tarih ve 2013/81-2013/251 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .....tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı,.... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2008/602 Karar sayılı ilamının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, davalı şirketin kendisine borsada işlem yapması konusunda yardımcı olmaması nedeniyle mağdur olduğunu, bankalardan kredi alamadığını, iş çevresinde küçük düşürüldüğünü, maaşına haciz konulduğunu ileri sürerek, 39.000 TL maddi ve 41.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuş, karşılık davasında, davacının.......sattığını ancak satışın açığa satış olarak yapılması ve davacının satılan hisseler üzerine blokaj koyması nedeniyle satış bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek, 940 TL’nin 14.01.2000 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; karşı dava ile ilgili verilen karar kesinleştiğinden karşı dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava yönünden, davalının davacının yatırım işlemlerine aracılık ettiği ve davacının talimatı olmadan satış yaptığı, davalı tarafından yapılan bu işlem nedeniyle davacının dava tarihi itibariyle 296,82 TL asıl alacak, 260,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 557,23 TL maddi zararının bulunduğu davalı aracın kurumun sözleşmeye aykırı olarak davacının iznini almadan yapmış olduğu bu işlemler sonucunda konulan blokaj kaydının kaldırılması için dava açması ve davacı aleyhine takip yapması davacının kişilik haklarını ihlal edici nitelikte bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 557,23 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Mahkeme ilamı, davalı vekiline 20.03.2014 günü tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK"nın 432. Maddesinde öngörülen 15 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 27.05.2014 tarihinde temyiz edilmiştir. 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı"nda, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, HUMK"nın 432/4. Maddesi uyarınca, davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; ......yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK"nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıksarı arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. Maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, hükümde 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahisiline karar verilmiş olmasına rağmen gerekçede 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, gerekçe ile hüküm birbiriyle çeliştiğinden verilen karar yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı bulunduğundan bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde aşağıda yazılı 67,70 TL harcın temyiz eden davalı-karşı davacı iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.