3. Hukuk Dairesi 2014/7833 E. , 2014/15053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KIRKLARELİ 2.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2014
NUMARASI : 2013/447-2014/24
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili davacının, davalı aleyhine babalık davası açarak, babalığa karar aldırdığını; üniversiteye gittiğini, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için davalı babasının yardımına gerek bulunduğunu ileri sürerek; aylık 1.000 TL yardım nafakasına hükmedilmesini ve her yıl TÜFE oranında artışına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunmuş; esası bakımından da, davacının talebinin haksız olduğunu, kendisinin ruh sağlığı problemi yaşadığını, işlerinin bozulduğunu bu nedenle bir başkasının yanında çalıştığını, asgari ücret aldığını; davacıdan başka iki kızının daha bulunduğunu, onların da öğrenci olduğunu belirtip; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “...TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca ana ve babanın bakım borcunun çocuğun ergin olması ile ortadan kalkacağı, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve babanın durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimin sona erinceye kadar çocuğu bakmakla yükümlü olduğu ancak buradaki yükümlülüğün tarafların gelir ve içindeki bulundukları muhtaçlık durumu, yoksulluğa düşecek olma şartı göz önünde bulunarak belirlenmesi gerekeceği, somut olayda davalının borca batık olup, davacının ve annesinin muhtaçlık durumunun davalıya göre daha az olduğu, her ne kadar davalının baba olup her hal ve koşulda davacının eğitimine katkıda bulunması gerekeceği düşünülse bile, davalının psikolojik olarak sağlık sorunlarının bulunduğu, hakkında birçok icra takibinin olduğu, hakkında yapılacak (nafaka ve vekalet ücretine ilişkin) bir icra takibinin daha derdest kalacağı, davalının söz konusu nafakayı ödeyecek ekonomik gücünün olmadığı, çocuklarının eğitiminin de akrabalarının yardımı ile devam ettiği, bu şartlar altında babanın nafaka yükümlüğünden söz edilmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığından, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan "hakkaniyet" ilkesi dikkate alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir, gerekçesiyle” davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK.nun 328/2.maddesinde “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler”. Aynı yasanın 364.maddesinde de “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır” düzenlemesi yeralmaktadır.
Yardım nafakası, belirli yakınlıktaki hısımların birbirlerine yardım etmesini gerekli kılan ahlak kuralının bir hukuk kuralı durumuna getirilmesidir.
Burada hısımlığın tanımlanması gerekir. “Hısımlık, gerçek kişiler arasında kan bağından ya da yasada öngörülen hukuki işlemlerden doğan ve hukuk düzenince kendisine bazı sonuçlar bağlanan yakınlık ilişkisidir.” (Zevkliler, Aydın; Kişiler Hukuku Ankara 1981, s.199)
Kan (soy) hısımlığı ise; birbirinin soyundan ya da ortak bir soydan gelenler arasındaki hısımlığa denir. (TMK 17.madde).
Yardım nafakası yükümlülüğü, belli kan hısımlarına (ve bir de evlad edinenle evladlığa) yükletilmiştir. Yardım nafakası belli kan hısımları arasındaki karşılıklı dayanışmanın bir ifadesini teşkil ettiğinden, kapsamını ahlak ile hukuk el ele vererek tayin etmiştir.
“Aile, Türk toplum hayatında çok önemli bir yer işgal ettiğinden, varlığı Devlet tarafından korunmuş ve gelişmesi özel olarak teşvik edilmiştir.” (Öztan, Bilge; Aile Hukuku 4.Bas.Ankara, 2004, S.5).
Somut olayda, davacı; davalı babanın kızıdır. Üniversitede okumakta ve ihtiyaçlarını karşılaması yönünde ekonomik olarak davalı babanın yardımına muhtaç bulunmaktadır. Davalı, diğer çocuklarının (kızlarının) ihtiyaçlarını mevcut geliri ile karşıladığına göre, davacının ihtiyaçlarının karşılanması bakımından da davacıya yardımda bulunmak zorundadır. Gelirinin azlığı, onun, nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek; davacının geçimi için gerekli davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, az da olsa, hakkaniyete uygun bir nafaka takdiri gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde, davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.