Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15486
Karar No: 2016/7497
Karar Tarihi: 27.06.2016

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/15486 Esas 2016/7497 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/15486 E.  ,  2016/7497 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 21.05.2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilenin murisi eşi ... ..."ın 30.05.1976 yılında vefat ettiğini, müvekkilenin eşi vefat ettikten sonra 02.10.1978 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat ederek muris eşinin ölümünden bahisle kendisine veraset ilâmı verilmesini talep ettiğini, belirtilen mahkemenin .../... E. - .../... K. sayılı kararı ile veraseti tespit ettiğini ve müvekkilinin mirasçı olduğuna karar verdiğini, belirtilen kararda müvekkilenin çocukları ile birlikte mirasçı olarak gösterildiğini, muris ... ..."ın mirasının tamamının 24 sehim kabul edilerek 6 sehiminin 1/4"ünün 1947 doğumlu müvekkileye aidiyetine karar verildiğini, müvekkileye muris eşinden Şanlıurfa ili ... ilçesi ... köyü .... mevkiinde kain 2, 4, 9, 10, 17, 18, 19, 73, 74, 148, 149, 150, 152, 154, 158, 159, 160, 161, 162, 164, 172, 174, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 332 ve 333 nolu parsellerin intikal ettiğini, müvekkilenin yıllardan beridir ..."da ikamet ettiğini, 19.11.2009 tarihinde ilçeye gelen müvekkilenin, geldiğinde intikal işlemleri yapıldığını öğrendiğini, bunun üzerine ... Tapu Müdürlüğüne gidip kendisine intikal eden gayrimenkullerin dökümünü aldığını, dökümü içeren evraklarda baba adının ... olarak gözüktüğünü gören müvekkilenin, ilgili kurumun müdürü ile görüştüğünü ve ..."ın eşi olduğunu, gayrimenkullerin kendisine eşinden miras kaldığını, baba isminin ... olduğunu belirttiğini ve tapu kayıtlarında baba isminin ... olarak düzeltilmesini istediğini, ilgili kurumunda aynı tarihte müvekkilenin baba ismini ... olarak düzelttiğini, müvekkilenin aynı tarihte tapu kayıtlarını incelediğini, kendisine intikal eden hisselerin oranının düşük olduğunu gördüğünü, bu hususu ilgili kurumun müdürü ile görüştüğünü, kurum müdürünün ise hisse oranını belirlerken eş sıfatını esas almadıklarını, çocuk sıfatını esas aldıklarını belirttiği ve bu h...yle çocuğa düşen hisse oranında intikal işlemini yaptıklarını belirttiğini, müvekkilenin ise hak kaybının olduğunu, bu durumun düzeltilmesini söylediğini, ilgili kurum müdürünün gösterilmemiş olan hisse oranı kadar gayrimenkullerin üçüncü kişilere devrinin yapılmış olduğunu, kayıtları düzeltme imkanlarının olmadığını belirttiğini, tapu kayıtlarının yanlış tutulmasından dolayı müvekkilenin zarara uğradığını, hisse oranlarının düşük gösterilmesi, hariçte kalan oranlarda gayrimenkullerin ilgili kurumun hatalı işlemleri sonucu üçüncü kişilere devredilmesinden dolayı müvekkilenin zarara uğradığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla, 2.000,00.-TL intikal harici bırakılan hisseler oranında gayrimenkullerin dava tarihindeki değerleri esas alınarak bedelleri, 2.000,00.-TL intikal harici bırakılan hisse oranlarında mahsül bedelleri, 2.000,00.-TL destekleme prim bedelleri, 2.000,00.-TL intikal haricinde kalan kısımların bazılarına ..."ın el koyması nedeniyle kamulaştırma bedelleri, 2.000,00.-TL intikal haricinde kalan kısımların bazılarına ..."ın el koyması nedeniyle kamulaştırma bedelleri olmak üzere toplamda 10.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bu dava dosyası ile birleştirilen mahkemenin .../... E. - .../... K. sayılı dava dosyasında, davacı vekili 30.09.2010 tarihli dilekçesinde özetle: Aynı parsellere ilişkin olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... E. sayılı dava dosyasında kısmi olarak dava açtıklarını, bu dava dosyasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarından dolayı ilgili kanunun ilgili hükmü uyarınca davacının uğradığı zararın tamamının davalı ...ce karşılanmasını sağlamak amacıyla işbu davayı açtıklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla, 388.000,00.-TL intikal harici bırakılan hisseler oranında gayrimenkullerin dava tarihindeki değerleri esas alınarak bedelleri, 348.000,00.-TL intikal harici bırakılan hisse oranlarında mahsül bedelleri, 28.000,00.-TL destekleme prim bedelleri, 13.000,00.-TL intikal haricinde kalan kısımların bazılarına ..."a el koyması nedeniyle kamulaştırma bedelleri, 13.000,00.-TL intikal haricinde kalan kısımların bazılarına ..."ın el koyması nedeniyle kamulaştırma bedelleri olmak üzere toplamda 790.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, tespit edilen 82.810,82.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu sicilinin gerektiği gibi tutulmaması nedeniyle uğranılan zararın TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine yöneliktir.
Mülkiyet hakkı Anayasanın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan kanunlarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Kanun ile değişik Anayasanın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğününün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için ... aleyhine adlî yargıda dava açabilirler.
Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK"nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının ipt... nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının ipt... nedeniyle, tapu m...kinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar
görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E., 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E., 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E., 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, davacı, asıl ve birleşen dosyada; kendisinin muris ... ..."ın eşi olduğu ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin .../... E – ... K sayılı veraset ilamında ... ..."ın mirasının 24 pay kabul edilerek ¼ hissenin kendisine aidiyetine karar verildiğini ancak ... Tapu Müdürlüğünce muristen kalan ... köyü ... mevkiinde kain 2, 4, 9, 10, 17, 18, 19, 73, 74, 148, 149, 150, 152, 154, 158, 159, 160, 161, 162, 164, 172, 174, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 332 ve 333 nolu parsellerin tapuda intikal işlemleri yapılırken kendisinin murisin kızıymış gibi değerlendirilerek eksik hisse verilmesi yoluna gidildiğini, bazı payların satış suretiyle el değiştirmesi nedeniyle maddi zarara uğradığı iddiasıyla, Medenî Kanunun 1007. maddesi uyarınca eldeki davayı açmış ve mahkemece davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de; mahkemece kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır.
Şöyle ki; davacı kişi muristen kaldığını belirttiği taşınmazlarda halen hissedar durumundadır. Bir başka deyişle tapu müdürlüğünce intikal işlemleri yapılırken tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğu sabit ise de; sicile hatalı olarak kaydedilen hisse ile ilgili olarak herhangi bir düzeltme yapılmadığı ve tapu kayıtlarının hatalı hisse oranı ile davacı adına yaşamaya devam ettiği tüm dosya kapsamı ile sabittir.
Aynî hakkın sona ermesi nedeniyle Devlet"ten tazminat istenebilmesi için hakkın sona erdiğinin her durumda kesin bir ilâmla tesbiti gerekir. Bu bakımdan, taşınmazlardaki bazı hisselerde üçüncü kişilerin iktisabının geçerliliğinin, yani zararın gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılabilmesi için bunlara karşı da bir dava açılmalıdır. Çünkü üçüncü kişilerin iyiniyetli olup olmadığı «nazarî mütalâlarla değil, ancak bir mahkeme ilâmı ile tespit edilebilir». Açılan bu davanın masrafları da Devlet"ten istenebileceğine göre, böyle bir zorunluluk, asıl hak sahibi yönünden de bir külfet teşkil etmeyecektir. Bu bakımdan davacı gerçek kişinin muris ... ..."tan intikal eden taşınmazlardaki hisselerinin düzeltilmesi istemiyle açacağı davanın reddine ilişkin karar kesinleşmedikçe, gerçekleşmiş bir zarardan söz edilemeyeceğinden Devlet"e karşı da Medenî Kanunun 1007. gereğince bir dâva açmaya imkân bulunmayacaktır.
Zararın gerçekleştiğinin kesin bir ilâmla tesbiti sorumluluğun doğum şartı olduğundan, bu hususlar Devlet"e karşı açılan tazminat davasında re"sen dikkate alınmalıdır.
Açıklanan hususlar doğrultusunda, tapu kayıtlarındaki hatalı hisse oranı ile ilgili gerekli düzeltmenin sağlanmasından sonra, zararın ve Devletin sorumluluğunun doğacağı gözetilerek, davacı vekiline tapuda gerekli düzeltmenin sağlanması yönünde dava açmak üzere süre verilerek, bu dava neticesinde oluşacak sonuca göre eldeki dava hakkında karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince devletin sorumluluğu hususunun zarar olgusu gerçekleştikten sonra değerlendirilmesi gerektiğinin gözönünde bulundurulmaması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 27/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi