11. Hukuk Dairesi 2014/18627 E. , 2015/857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada..... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/10/2013 tarih ve 2013/763-2013/368 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi....tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı bankaya gönderilen talimattadava dış...nin unvanı ve IBAN numarası yazılması gerekirken sehven davalı şirketin IBAN numarasının yazıldığını, durumun farkedilmesi üzerine bankaya başvurulmuş ise de davalı şirketin heabı üzerinde hacizler bulunması nedeniyle bunun mümkün olmadığının belirtildiğini ileri sürerek, 24.300 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ve tüm semereleri ile birlikte iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bu meblağın ödeme tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka, davaya cevap vermemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin tüm hesapları üzerinde haciz bulunduğunu, paranın yatmasında ve iade edilmemesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunmuş, ilk celsede davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın yazılı talimatı yerine getirdiği, diğer davalı yönünden kabul beyanı nedeniyle kabulünün gerektiği gerekçesiyle,.... .... ve ... vekilinin kabul beyanı doğrultusunda açılan davanın kabulü ile 24.300 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ..... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi
halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda, hüküm fıkrasının (2) nolu bendinde 24.300 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilip, hükmün (3) nolu bendinde ise bu kez davalı.... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda kısa kararın hem kendi içinde hem de gerekçe ile çelişkili olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.