3. Hukuk Dairesi 2014/9616 E. , 2014/15191 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2013
NUMARASI : 2013/650-2013/1145
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, tarafların 13.12.2010 tarihinde boşandıklarını, iki tane müşterek çocukları olduğunu, çocukların velayetinin müvekkilinde olduğunu, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 100,00"er TL olmak üzere toplam 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuklardan birinin okula başladığını, aradan geçen zaman dikkate alındığında paranın alım gücünün düştüğünü, çocukların ihtiyaç ve masraflarının arttığını, hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını ileri sürerek, aylık 100,00"er TL olan iştirak nafakasının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 250,00 TL"ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, hükmedilen nafakayı ödemekte dahi zorlandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuklar F. N..ve Kardelen için ayrı ayrı belirlenen 100,00 TL iştirak nafakasının 30"ar TL artırılmak sureti ile aylık 130,00"ar TL olarak belirlenmesine, belirlenen nafakanın her ay davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 13.12.2010 tarihinde boşandığı, 2001 doğumlu Fatma Nur ve 2005 doğumlu Kardelen adında iki tane müşterek çocuklarının bulunduğu, boşanma kararı ile birlikte çocukların velayetinin davacı anneye verildiği ve her bir çocuk lehine ayrı ayrı aylık 100,00"er TL iştirak nafakasına hükmedildiği, çocuklardan birinin ilköğretim 3.sınıf, diğerinin ise ilköğretim 7.sınıf öğrencisi olduğu, davacının çalıştığı ve aylık 978,60 TL geliri bulunduğu, davalının fabrikada işçi olarak çalıştığı ve aylık 850,00 TL geliri bulunduğu, kira vermediği anlaşılmaktadır.
Boşanma kararının kesinleştiği tarih (13.12.2010) ile artırım davasının açıldığı tarih (29.07.2013) arasında yaklaşık 3 yıla yakın bir süre geçtiği, bu süreçte müşterek çocukların ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında, iştirak nafakasının TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde artırımına gidilmesi gerekmektedir.
Somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Bu nedenle mahkemece, müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumundaki artış gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.