(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/28405 E. , 2020/5334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 22.06.2006-23.04.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş akdine haksız olarak son verildiğini, ancak buna rağmen fesih sonrası hak ettiği işçilik alacakların eksik ödendiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, milli ve dini bayram çalışmaları ücreti alacağı, hafta sonu çalışmaları alacağı, izin ücreti alacağı ile fazla mesai ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 23.11.2006-22.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını ve iş akdinin iş yerinin kapanacak olması nedeniyle sonlandırılğını, en son aldığı brüt ücret üzerinden hesap edilen kıdem tazminatının kendisine ödendiğini, ihbar öneli tanındığını ve ihbar süresince de çalıştığını, yıllık izinlerini kullandığını, kullanmadığı yılık izin ücretinin fesih ile birlikte ödendiğini beyanla reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanılan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280. maddesinde ise: “Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bilirkişi raporunun taraflara tebliğ zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporu davalı vekiline tebliğ edilmeden yargılama sonlandırılmış olup, bu durumun Anayasal bir hak olan savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, bilirkişi raporunun davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve kanunen beklenmesi gereken süre içerisinde davalı vekili bilirkişi raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunulması halinde, ileri sürülen itirazlar da gözetilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Öte yandan, kabule göre ise; dosya içeriğinde yer alan ve davacıya ihbar öneli tanınarak iş akdinin feshedileceğinin bildirildiği 26.02.2010 tarihli belgenin değerlendirilmeyerek karar verilmesi de isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.