11. Hukuk Dairesi 2014/1944 E. , 2015/899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada..... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/09/2013 tarih ve 2011/331-2013/217 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 20/01/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakim.... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 23.06.2003 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, 23.08.2010 tarihinde tahsil edilen primlerin davalıya intikal ettirilmediği, kanun, yönetmelik ve sözleşmeye uyulmadığı gerekçesiyle sözleşme feshedilip, teminat mektubunun nakde çevrildiğini, oysa davalıya borçları olmadığı gibi, 9.770,21 TL alacaklı olduklarını, 20.000 TL teminat mektubunun nakde çevrilmesinin ve sözleşmenin feshinin haksız olduğunu ileri sürerek, 29.770,21 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tahsil ettiği primleri şirkete intikal ettirmediğini, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı şirket kayıtlarında davacının tüm ödemelerinin kayıt altına alındığı, iptal edilen poliçelerin davacı borcundan mahsup edildiği, acentelik sözleşmesinin 19. maddesinde davalı defter ve kayıtlarından başka delil kabul edilmeyeceğinin belirtildiği, davalı lehine delil vasfına sahip defterle ve kayıtlarına göre davacıya borcu bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece acentelik sözleşmesinin 19. maddesinde davalı defter ve kayıtlarından başka delil kabul edilemeyeceğinin belirtildiği, davalı şirket kayıtlarında ödemelerin kayıt altına alındığı, davacının alacağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı taraf ise sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, prim borçlarını zamanında sigortaya intikal ettirdiklerini, davalı tarafından iptal edilen poliçelerle ilgili iade komisyon oranlarının, prim üretimi sırasında tahakkuk ettirilen oranlardan yüksek olduğunu, uyuşmazlığın buradan kaynaklandığını ileri sürmüş, bilirkişi raporlarına itirazında ise bu durumun ancak rejistro kayıtları karşılaştırılarak çözüme kavuşturulacağını ifade etmiştir.
Taraflar arasında delil sözleşmesinin bulunması davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine engel teşkil etmez. Bir başka deyişle davalının yasal delillerini sunma olanağını ortadan kaldırmaz. Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının itirazında belirttiği gibi rejistro kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığı gibi, iptal edilen poliçelerle ilgili iade komisyon oranlarının, prim üretimi sırasında tahakkuk ettirilen oranlardan yüksek olduğuna ilişkin itirazı üzerinde yeterince durulmamıştır.
Bu itibarla, mahkemece davacının sunduğu delil ve belgeler ile birlikte sigorta kayıtları karşılıklı olarak incelenerek, rejistro kayıtları da getirtilip davacının iddia ve bilirkişi raporuna karşı ciddi itirazları üzerinde durularak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.