Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/17385
Karar No: 2022/2413
Karar Tarihi: 02.03.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/17385 Esas 2022/2413 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2021/17385 E.  ,  2022/2413 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 19.Asliye Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 22/06/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 21/06/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 01/09/2014 tarihli ve 2014/63878 soruşturma, 2014/473 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3.maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolunun gösterilmediği, erteleme kararının 31/10/2014 tarihinde tebliğ edilerek 23/12/2014 tarihinde infazı için Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 27/05/2015 tarihli ve 2014/19192 DS sayılı çağrı yazısının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre 08/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 07/08/2015 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3- Erteleme kararının kaldırılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2015 tarihli ve 2015/106535 soruşturma, 2015/39018 esas, 2015/32698 sayılı iddianamesi ile İzmir 19.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4- İzmir 19.Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2017 tarihli ve 2015/922 esas,2017/876 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CMK’nın 231/5.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 19/12/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    5-Sanığın denetim süresi içerisinde 07/10/2019 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Bakırköy 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 03/02/2020 tarihli ve 2019/455 esas,2020/47 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine,
    İzmir 19.Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına ve sanığın TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 02/11/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi :
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/09/2014 tarihli ve 2014/63878 soruşturma, 2014/473 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, adı geçen sanığın yükümlülüğünü ihlâl etmesi sebebiyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2015 tarihli ve 2015/106535 soruşturma, 2015/39018 esas, 2015/32698 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2017 tarihli ve 2015/922 esas, 2017/876 sayılı kararının itiraz edilmeden 19/12/2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 07/10/2019 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    1-Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında "...somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz ... bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz ... bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz ... belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz ... bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına sanığın itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararın itiraz kanun yolu gösterilmeden verildiği, ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada sanığa itiraz hakkının bildirilmediği,
    Kaldı ki,
    Sanık hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar, usulüne uygun olarak şüphelinin adresine tebliğ edilmeksizin denetime başlandığı, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 12/11/2018 tarihli ve 2018/5234 esas, 2018/7909 karar sayılı ilâmında "...TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir. İncelenen dosyada sanık her ne kadar tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğini müteakip kuruma verdiği dilekçe ile tedbire uymayacağını beyan etmiş ise de, yasada kovuşturma şartı olarak düzenlenen “ısrar” şartının gerçekleşmesi için; sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde dava açılması gerekir..." şeklinde belirtildiği üzere, sanığın adresine Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen çağrı kağıdının 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre 08/07/2015 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, 10 gün içerisinde müracaat etmemesi üzerine, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılmadan, dolayısıyla ısrar şartı gerçekleşmeden kaydının kapatılarak kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında, durma kararı verilerek şüpheli hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde,
    2- Kabule göre de; suç tarihi olan 21/06/2014 tarihi itibari ile yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, anılan Kanun'un 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibari ile sonuç ceza yönünden sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğu, bu nedenle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibari ile sanığın aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik anılan Kanun'un 191/1. maddesinde yer alan ceza miktarına göre temel cezanın “2 yıl hapis” olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesinde,
    İsabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 21/06/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 01/09/2014 tarihli ve 2014/63878 soruşturma, 2014/473 sayılı kararı ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin yükümlülüğünü ihlâl etmesi nedeniyle erteleme kararı kaldırılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/12/2015 tarihli ve 2015/106535 soruşturma, 2015/39018 esas, 2015/32698 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2017 tarihli ve 2015/922 esas, 2017/876 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 19/12/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içerisinde 07/10/2019 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Kanunu'nun 191/1 ve 62.
    maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    1-28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz ... tanınmadan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru ... tanınmadığı, bu nedenle kararın kesinleşmediği anlaşıldığından denetimli serbestlik müdürlüğünce çıkarılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağı gibi,
    Sanık hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/09/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın, infazı aşamasında Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce gönderilen çağrı kağıdının 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre 08/07/2015 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği anlaşıldığından, müdürlüğün 27/05/2015 tarihli çağrı yazısının daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapıldığına ilişkin bir belge bulunmayan adresine Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçerli olmadığı, ayrıca, 10 gün içerisinde müdürlüğe başvurmaması üzerine, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılmadan, dolayısıyla ısrar şartı gerçekleşmeden kaydının kapatılarak kamu davası açıldığının anlaşılması karşısında, durma kararı verilerek şüpheli hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
    2- Kabule göre de; suç tarihi olan 21/06/2014 tarihi itibari ile yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, suç tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibari ile sonuç ceza yönünden sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanmasının kanuni bir zorunluluk olduğu, bu nedenle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, cezanın tayininde alt sınırdan uzaklaşıldığına dair bir ibarenin de bulunmaması karşısında, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibari ile sanığın aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik anılan Kanun'un 191/1. maddesinde yer alan ceza miktarına göre temel cezanın “2 yıl hapis” olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi de kanuna aykırıdır.
    Sonuç olarak, kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz ... bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D-) Karar:
    Açıklanan nedenlerle, kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz ... bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazın sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan, İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/196 esas, 2020/336 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    02/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi