20. Hukuk Dairesi 2019/66 E. , 2019/1646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında, ... köyü 114 ada 4 parsel sayılı 274469,95 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile belgesizden Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılar, bu taşınmaz içinde kendilerine ait tarlanın kaldığı, bu kısımların tespitinin iptali ile adlarına tescili iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin 26.02.2008 tarihli krokide (A)=1228,48 m2"lik kısmının ..., (B)=10133,86 m²"lik kısmın ..., geri kalan 11363,34 m²"lik kısmın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/07/2008 tarih ve 2008/6712 – 10030 E. K. karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/07/2008 tarih ve 2008/6712 E. - 10030 K. sayılı kararında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; karara dayanak alınan bilirkişi raporu, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Taşınmazın eğiminin yüksek olduğu, memleket haritasındaki konumuna göre bitişik orman parseli ile aynı özellikte göründüğü halde, hava fotoğrafları incelenmemiş, komşu parsel tutanakları ve varsa dayanak kayıtları getirtilip uygulanmamış, davada Hazine taraf olduğu halde davacı lehine 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca, davalı taşınmazın kadastra tutanağının beyanlar hanesinde krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmın SİT alanında kaldığı yazıldığı halde bu kısmın taşınmazın hangi bölümünde kaldığı Kadastra Müdürlüğünden sorularak, kaçıncı derecede SİT alanında kaldığı ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı konusunda jeolog bilirkişiden rapor alınmamıştır."" denilmiştir.
Mahkemesince, bozma kararına uyularak 1) Davacı ..."ın davasının kısmen kabulüne,
A) ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, fen bilirkişisi Yunus Başkan"ın 20/11/2015 tarihli bilirkişi raporundaki haritaya göre (C) harfi ile gösterilen 1432,93 m²"lik arsa vasıflı taşınmazın, ifraz edilerek aynı adada son parsel numarası verilerek; (D) harfi ile gösterilen tarla vasıflı 2371,69 m²"lik taşınmazın ifraz edilerek, aynı adada son parsel numarası verilerek, davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline,
B) Davacının aynı haritada (B) harfi ile gösterilen taşınmaz parçasına yönelik açmış olduğu davanın reddine,
2) Birleşen dosya davacısı ..."ın davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporundaki haritaya göre (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
1)Davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin, dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (D) harfi gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden:
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin, dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (C) harfi gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına göre, dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (C) harfi gösterilen bölümünün memleket haritasındaki ve paftasındaki konumuna göre, dört tarafının 114 ada 4 sayılı orman parselleri ile çevrili ve orman içi açıklık durumunda olduğu anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesindeki düzenlemeyle kanun koyucu, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır.
Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır. [YHGK’nın 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; Bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına kanunî olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek, davanın dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (C) harfi gösterilen bölümüne yönelik olarak reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın (C) harfi gösterilen bölümün özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin, dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (D) harfi gösterilen bölümüne yönelik yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde gösterilen nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin, dava konusu 114 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (C) harfi gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.