10. Hukuk Dairesi 2008/14570 E. , 2010/2058 K.
"İçtihat Metni".....
Davacı .. .... vekili, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davacı Kurum vekilinin tüm, davalı vekilinin ise, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava; davalı ... şirketince sigortalanan dava dışı sürücünün kullandığı kamyon ile 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalının yönetimindeki otomobilin çarpışması sonucu yaralanan sigortalıya, sosyal sigorta yardımları kapsamında ödenen geçici iş göremezlik ödenekleri ve yapılan tedavi giderlerinin davalıdan alınması için Kurumca başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 39’uncu maddesi, anılan maddeye dayalı bu tür rücu davalarının temeli de ardalık (halefiyet) ilkesidir. Buna göre, davacı Kurum, üçüncü kişinin sebebiyet verdiği zararlandırıcı olay sonrasında sigortalıya hastalık sigortası hükümlerine göre yapılan yardımları, ilgili kişiden isterken sigortalının yerine geçmekte ve onun yasal halefi olmaktadır. Yasal halef olarak davranan Kurumun hakları ise, halefi bulunduğu sigortalının hak alanı ile sınırlıdır ve Kurumca, sigortalının sahip olduğu hak ve yetkilerden daha fazlası kullanılamaz.
Diğer taraftan, borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109’uncu maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve
......
herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
İnceleme konusu dava değerlendirildiğinde; davalının yasal süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı defi kapsamında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalar ışığı altında araştırma ve irdeleme yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu, zamanaşımı defi karşılanmaksızın davanın esası hakkında hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, istem kısmen reddedilmesine karşın, yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına avukatlık ücreti belirlenmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,18.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....