10. Hukuk Dairesi 2008/14572 E. , 2010/2064 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı ........ Başkanlığı vekili, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi hükmü gereğince davalı işverenden rücuan tazminini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (dış tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas - 2006/106 Karar numaralı kararı ile 26’ncı maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibarelerinin Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması; iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca yürürlükteki kanunları
./...
-2-
Uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26’ncı maddedeki anılan ibarelerinin iptali ile Kurumun rücu hakkının, kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin; tazmin sorumlularının kusuruna karşılık gelen tutarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Kanun uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (dış tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine imkan bulunmadığı da göz önünde tutulmalıdır. Zira bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra kanundan doğan bağımsız rücu alacağına dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
İnceleme konusu dava yönünden; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile ortaya çıkan bu maddi ve hukuki olgular ile davalının %75 oranındaki kusur ve sorumluluk durumu göz önünde bulundurulduğunda;
a-) Davacı Kurum isteminin, sigortalıya bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile sosyal yardım zammı toplamının %75’ine karşılık gelen miktar sınırı içerisinde kaldığı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, talebin yalnızca geçici iş göremezlik ödenekleri yönünden hüküm altına alınıp sürekli iş göremezlik gelirine ilişkin olarak reddedilmesi,
b-) 928,26 TL. tutarındaki geçici iş göremezlik ödeneği sigortalıya 20.09.2004 günü ödenmesine karşın, mahkemece maddi yanılgıya dayalı olarak, anılan tutarın %75’i yönünden faiz başlangıcı olarak 02.09.2004 tarihinin esas alınması,
C-) Kabule göre de, karar ve ilâm harcının fazla belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
../...
-3-
S O N U Ç : Hüküm fıkrasında yer alan sözcüklerin çıkartılarak, yerine;
“1-) Davanın kabulüne; 2.735,85 TL. sürekli iş göremezlik gelirinin 28.12.2005 tarihinden; geçici iş göremezlik ödenekleri yönünden; 1.053,45 TL.nin 12.05.2004, 146,56 TL.nin 28.05.2004, 283,97 TL.nin 28.06.2004, 696,20 TL.nin 20.09.2004, 83,97 TL.nin 12.10.2004 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine,
2-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 600,00 TL. avukatlık ücretinin davalıdan alınarak vekil ile temsil olunan davacı Kuruma verilmesine,
3-) 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince belirlenen 270,00 TL. karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-) Yargılamada harcanan 536,20 TL. giderin davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 18.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......