3. Hukuk Dairesi 2014/8269 E. , 2014/15296 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 4. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2014
NUMARASI : 2013/901-2014/25
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Yaşar Üniversitesinde öğrenci olduğunu, eğitimine devam edebilmek için davalı babasının yardımına ihtiyacı bulunduğunu belirterek; aylık 2.000,00 TL yardım nafakasının davalı babadan tahsili yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının annesinin hekim olduğunu, annenin de masraflara katılması gerektiğini, davanın yalnızca kendisine karşı açılmasının doğru olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiş, eğer nafaka tayini yoluna gidilecekse öncelikle davacının annesinin hissesine düşecek miktarın hesaplanmasını, ardından kendi hissesine düşecek kısmın belirlenmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; aylık 1.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, takdir edilen nafakanın az olduğu gerekçesiyle davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; aylık 1.000,00 TL"nin davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2)
Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364)
Yardım nafakası; aile bireylerini yoksulluktan kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Ancak kanun koyucu, yardım nafakasını, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme, çok sıkıntılı bir durumu ve zor ekonomik şartları ifade eder. Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656-688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Bu bağlamda; eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.
Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Bu nedenle mahkemece nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri göz önünde bulundurulmalı, TMK"nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacının Yaşar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünde öğrenci olduğu, 2013-2014 eğitim dönemi için okula 17.600,00 TL ödeme yaptığı, davalı babanın doktor olduğu, aylık gelirinin 3.700,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Aylık 1.000,00 TL nafakanın davacının ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağının belirlenebilmesi için annenin davacıya yapacağı aylık maddi katkının belirlenmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davalı, davacının annesinin doktor olduğunu beyan etmiş ise de; mahkemece, annenin ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin bir araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının dava dışı annesinin ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılıp hasıl olacak sonuca göre davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda nafaka takdiri yoluna gidilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.