3. Hukuk Dairesi 2014/8275 E. , 2014/15298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2012/1523-2013/952
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul Aydın Üniversitesinde öğrenci olduğunu, herhangi bir işte çalışmadığını, eğitimini sürdürebilmek için babasının yardımına ihtiyaç duyduğunu belirterek; aylık 1.000,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı cevap dilekçesinde; davacının annesinden 2012 yılında anlaşmalı şekilde boşandığını, evini, arabasını ve ev eşyalarını mağdur olmamaları için davacının annesine bıraktığını, davacıyı özel okulda okutabilmek için bankadan kredi çektiğini, davacının okuluna toplam 24.500,00 TL ödeme yaptığını, bankadan çektiği kredi ödemelerinin halen devam ettiğini, hali hazırda talep edilen nafaka miktarını ödeyebilecek maddi gücünün bulunmadığını, davacıya aylık ancak 250,00 TL ödeme yapabileceğini savunarak; talebin reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; aylık 475,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yardım nafakası istemine ilişkindir.
Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2)
Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364)
Yardım nafakası; aile bireylerini yoksulluktan kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Ancak kanun koyucu, yardım nafakasını, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı gibi, herhangi bir nedenle aile bağlarının zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme, çok sıkıntılı bir durumu ve zor ekonomik şartları ifade eder. Bu bağlamda; eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babadan öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.
Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Hükmedilecek yardım nafakası miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; dava tarihi itibariyle 23 yaşında olan davacının (31.05.1989 doğumlu), İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu Bilimleri Meslek Yüksekokulu İşletme Bölümüne (Ön Lisans) 21.10.2008 tarihinde kayıt yaptırdığı, okuldan gelen cevabi yazıya göre halen 2. sınıfta uzatmalı olarak devam eden öğrenci statüsünde bulunduğu, okula 2011 yılı itibariyle toplam 1.800,00 TL ücret ödediği, emekli annesi ve opera sanatçısı ağabeyi ile birlikte davalı babasının boşanma davası sırasında annesine verdiği evde oturdukları, kira giderlerinin bulunmadığı, annesinin aylık 1.200,00 TL emekli maaşı aldığı, davalı babanın ise Bağkur"dan emekli olduğu, aylık 750,00 TL emekli maaşı aldığı, Fatih"te bir bayan kuaförü işlettiği, dükkana aylık 400,00 TL kira ödediği, buradan aylık 1.000,00 TL gelir elde ettiği, davacının annesinden anlaşmalı olarak 04.04.2012 tarihinde boşandığı, boşanma ilamıyla müşterek hanede bulunan tüm eşyaları, tapuda adına kayıtlı daireyi ve 2007 model Honda marka aracı davacının annesine bıraktığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü dikkate alınarak, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, TMK"nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacı lehine uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, davalıyı ödeme güçlüğüne düşürecek nitelikte yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.