(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/29269 E. , 2020/5370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı site yönetiminde yönetici olarak 3.250,00 TL aylık ücretle 10.03.2014 tarihinde iki yıllık belirli süreli sözleşme ile çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı bir sebep göstermeksizin 17 nolu yönetim kurulu kararı ile feshedildiği 23.09.2014 tarihine kadar devam ettiğini, sözleşmede yazılı kalan aylar ücretinin muaccel olacağına dair düzenleme nedeniyle 17 aylık ücret alacağının tahsilini teminen icra takibi başlattığını, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine icra takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı haksız ve kötüniyetli itirazının kaldırılmasını, takibin devamı ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile yapılan sözleşme nedeniyle Yönetim Kurulunun ibra edilmediğini, sitenin zarara uğraması halinde sözleşmeyi imzalayan ve akabinde fesheden Yönetim Kurulu üyelerine rücu hakkı doğacağını bu nedenle davanın bu kişilere ihbarını taleple, davacının talep ettiği cezai şart hükmünün geçersiz olduğunu, dava konusu sözleşmenin belirli süreli sözleşme olmadığını, belirsiz süreli sözleşmede kalan süre ücretinin cezai şart olarak belirlenemeyeceğini, sözleşmenin 6. maddesinde “işveren tarafından işbu sözleşme, sözleşme sürresinin bitim tarihinden önce herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın tek taraflı olarak fesih olunduğu taktirde işveren sözleşmenin bitim tarihine kadar olan aylar ücretlerinin muaccel hale geleceğini ve söz konusu aylar ücret toplamını cezai şart olarak yöneticiye nakden ve tamamen ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder” hükmünün geçerli bir hüküm olamayacağını, 6098 sayılı Türk borçlar kanunun 179-182 md arasında düzenlenmiş olan cezai şartın bu haliyle yasal ve geçerli olabilmesi için sözleşmenin belirli süreli sözleşme olması ve kalan sürenin belirlenebilir olması gerektiği, belirsiz süreli bir sözleşmede “kalan aylar ücreti” nin cezai şart olarak kabulünün mümkün olmadığını, cezai şartın sadece işveren aleyhine konulduğunu, karşılıklılık ilkesine aykırı cezai şartın geçersiz olduğunu, sözleşmenin karşılıklı irade birliği içersinde feshedildiğini, feshin haklı nedene dayandığını, davacının 30.03.2014 tarihinden önce de müvekkili sitede 2.000,00 TL ücretle yönetici olarak çalışmakta iken dava konusu sözleşme ile 3.250,00 TL ücretle sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 5. md de yazan yönetici görevlerinin yerine getirilmemesi üzerine iş akdinin feshedildiğini, kabul anlamına gelmemek üzere talep dilen cezai şart miktarının fahiş olup indirime tabi tutulması gerektiğini, icra takibine haklı olarak itiraz edildiğini davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında cezai şart alacağının hesabı uyuşmazlık konusudur.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 408. maddesinde – “İşveren, işgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellerse veya edimi kabulde temerrüde düşerse, işçiye ücretini ödemekle yükümlü olup, işçiden bu edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, işçinin bu engelleme sebebiyle yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar ücretinden indirilir.”
Ceza koşulu ve ibra başlıklı 420. maddesinde – “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı sözleşme hükmü nedeniyle çalışılmayan ya da haksız fesih sonucu asgari sürenin sonuna kadar mahrum kaldığı ücret tutarının kararlaştırılan sözleşme cezai şart tazminatı olarak talep etmiştir. Uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 408.md de işçinin iş akdinin haksız feshinde ve işverenin temerrüdü halinde işçinin akdin belirli süresinin sonuna kadar mahrum kalacağı gelirleri isteyebileceği, ancak bu süre içersinde kazandığı veya kazanmaktan kasten feragat ettiği gelirlerin mahsup edilmesi gerekeceği belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan alacak hesabı yukarıdaki hükme göre doğrudur. Ancak davalı taraf davacı ile fesih sırasında yapılan prokotokülün icra edilemediğini kabul etmiştir. Bilirkişi raporunda davacıya 5.000.00 TL olarak yapılan ödeme içerisindeki 2.200.00 TL lık kısmın ihbar tazminatı olarak ödendiği gerekçesiyle mahsubu hatalıdır. Davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığından ihbar tazminatı ödendiği varsayılarak mahsup yapılması isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 02.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.