(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/29184 E. , 2020/5386 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde alt işveren işçisi olarak muvazaalı sözleşmelerle çalıştırıldığını, davalı işyerinde kadrolu şoförlerin de bulunduğunu, eşitlik ilkesi gereğince eşit işe eşit ücret ödenmesinin gerektiğini, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini beyan ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve muvazaa nedeniyle ücret farkı, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı belediyenin şirketler ile yaptığı hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Bununla birlikte işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Ayrıca fazla çalışmaların tanık delili ile kanıtlanması durumunda, tanıkların çalışma süresi ile sınırlı olarak hesap yapılması gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığının ispatı da aynı ilkelere tâbidir.
Somut uyuşmazlıkta tanık beyanlarına istinaden fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hüküm altına alınmış ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Yargılamada dinlenilen davacı tanıklardan ..., hafta içi 08:00-17:00 arası mesai olduğunu ancak davacının haftanın 5 günü boyunca en az 2 saat fazla mesai yaptığını, cumartesi günleri normalde 13:00"e kadar çalışması gerekirken ayda iki cumartesi saat 17:00"e kadar çalıştığını, dini bayramların 1. günü törenlere geldiğinden dolayı çalıştığını, diğer günler ve ulusal bayramlarda çalışmadığını, diğer tanık ... ve ... ise aynı şekilde; davacının hafta içi 08:00-17:00 arası çalıştığını, cumartesi günleri normalde 13:00"e kadar çalışması gerekirken ayda iki cumartesi saat 17:00"e kadar çalıştığını, dini bayramlarda çalıştığını görmediğini, ulusal bayramlarda çalıştığını, beyan etmişlerdir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma alacağı yönünden davacının çalışmasının normalde hafta içi 08.00-17.00 saatleri arasında, cumartesi günü ise 13.00 te sona erdiği, haftanın iki günü mesaisinin 19.00 a kadar ayda iki cumartesi ise 17.00 ye kadar devam ettiği tespitiyle ancak haftanın 5 günü 08.00-19.00 saatleri arasında uzayan mesaisi nedeniyle 1 saat ara dinlenme mahsubu ile 5 gün için 50 saat, ayda iki gün 13.00 e kadar olan cumartesi çalışması nedeniyle 0,5 saat ara dinlenme mahsubuyla 4,5x2=9, iki gün 17.00 ye kadar olan çalışma nedeniyle 1 saat ara ile 8x2=16 saat olup toplamda 25/4=6,25 saate tekabül ettiği ayda iki hafta 17.00 ye kadar olan hafta tatili pazar çalışması nedeniyle 0,5x2=1/4=0,25 saat olmak üzere, haftalık toplamda 11,5 saat fazla mesai yaptığının kabulü ile fazla mesai alacağı hesaplanmıştır. Yukarıda zikredilen tanık beyanlarına göre davacının hafta içi 08.00-17.00 arasında çalıştığı, ayda iki cumartesi 08.00.13.00 saatleri arası, iki cumartesi 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca davacının ayda iki cumartesi günü 08.00-17.00 saatleri arasında çalışması nedeniyle haftanın 6 günü 08.00-17.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme ile 9-1=8X6=48-45=3 saat ve ayda iki kez hafta tatili çalışması nedeniyle 0,5 saat daha eklenildiğinde 3,5 saat fazla mesai yaptığı, cumartesi günü 13.00 e kadar çalışılan haftalarda 45 saati aşan çalışma olmadığı anlaşılmakla ayda iki hafta 3,5 saat fazla mesai alacağının hüküm altına alınması gerekirken hatalı hesaplama yapılan rapora itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden ise; tanık beyanları birbiriyle çelişkilidir. Davacının dini bayramlarda çalışmadığı ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı kabul edilmişse de tanık ...’un beyanı dikkate alındığında dini bayramların 1. günü törene katılması nedeniyle geldiği diğer günler ve ulusal bayramlarda çalışmadığı ifade edildiğinden davacı ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını usulüne uygun ispat edememiştir. Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
3-4857 sayılı İş Kanunu’nun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacıya 5 yılı aşkın tüm çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkının hiç kullandırılmadığı kabul edilerek, yıllık izin ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
Bununla birlikte, bu kadar uzun süre boyunca yıllık izin hakkının kullandırılmaması yönündeki iddia hayatın olağan akışına uygun olmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31 inci maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı asilin dinlenilmesi gerekliliği açıktır. Ayrıca puantaj kayıtlarında 26-30.11.2012 de 5 gün, 21-31.10.2013 10 gün, 16-31.10.2014 12 gün, 1.8.2014 tr 1 gün olmak üzere 28 gün ücretli yıllık izin kullandığı görülmektedir. Bu itibarla mahkemece, davacı asil çağrılarak yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı konusunda beyanı alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.