19. Hukuk Dairesi 2017/4756 E. , 2019/3354 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili,davacılardan ... A.Ş ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine diğer davacıların müteselsil kefil olduklarını, kredi tutarı teminatı olarak davalı banka lehine ipotekler tesis edildiğini, ayrıca 1.000.000 USD bedelli bononun teminat amaçlı olarak davalıya verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalı bankaca 1.000.000 USD bedelli bono için 2.100.000 TL olarak takibe geçildiğini, senedin takibe konmasının yasal olmaması yanında senet bedelinden çok daha yüksek bedel üzerinden takip yapıldığını, tek borç olmasına rağmen hem ipotekli hem de kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığını ileri sürerek bonoya dayalı takipten dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacı tarafça imzalanan üç adet genel kredi sözleşmesine konu borcun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek takibe geçildiğini, senet miktarını aşan kısım için feragat edilerek, başka bir takip başlatıldığını, davacıların borcu bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, davanın kabulüne, takibe konulan 25.02.2009 tanzim 11.09.2009 vadeli 1.000.000 USD miktarlı senet nedeni ile davacıların davalı bankaya borçları olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Bu temyiz üzerine Dairemiz"ce verilen bozma ilamında özetle; “07.05.2010 tarihli celsede davacılardan... yönünden HUMK"un 409. maddesi uyarınca dosya işlemden kaldırılmıştır. Ne var ki, bu aşamadan sonra yapılan yargılamada davacı... ve vekili katılmamış olduğu halde, mahkemece bu davacının açmış olduğu davasının HUMK"nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı banka yararına bozulmasına, bozma nedenine göre davalı bankanın öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; davacılardan ..., ..., ... ... San ve Tic AŞ" nin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacıların kötü niyet tazminat talebinin reddine, diğer davalı..."ın 19/4/2013 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının da mirası reddettiği, mirasın reddinin tespit ve tescil edildiği, ayrıca, 07/05/2010 tarihli duruşmada davalı... hakkında açılan dava takip edilmediğinden HUMK"nun 409. madde uyarınca işlemden kaldırılmasına dair karar verildiği, yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından, bu davalı hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiş, bu kere hüküm Dairemizin 2014/3948 esas 2014/9619 karar sayısı ile 21/05/2014 tarihli karar ile dava konusu takip dosyasından doğan alacağın ... A.Ş"ye karar tarihinden ve Dairemiz bozma ilamı tarihinden önce temlik edildiğinin görüldüğü ,yargılama sırasında alacak temlik edildiğine göre davalı bankanın bu davada taraf sıfatı kalmadığı, HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereği davalı temlik alan ... A.Ş.ye duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan, savunma ve delilleri toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bu hüküm de bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacılar ... ve ... Elektronik... A.Ş. Yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı ... yönünden davanın tamamen kabulüne, davacı Hayim Benbesat yönünden daha önce verilen karar temyiz incelemesinde bozma sebebi yapılmadığından bu davacı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Dava konusu bononun davacılardan ... A.Ş ile temlik eden ... A.Ş. arasında düzenlenen birden fazla genel kredi sözleşmesinde kullandırılacak kredilerin teminatı olarak verildiği dosya içeriğindeki delillerden anlaşılmaktadır.Bu durumda teminata konu bononun teminat fonksiyonunun devam edip etmediğinin ve ne kadar miktar yönünden teminat fonksiyonunun devam ettiğinin tespiti gerekir. Mahkemece dava tarihi itibariyle bononun teminatı olduğu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan asıl alacak ve ferileri konusunda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Salt bono bedeli üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesi doğru değildir.Mahkemece yapılacak iş dava tarihi itibariyle bononun teminatı olan genel kredi sözleşmeleri nedeniyle kullandırılan asıl alacak ve ferilerinin tespiti buna göre bononun teminat fonksiyonun un devam edip etmediği, ediyorsa hangi miktar üzerinden devam ettiğinin belirlenmesi gerekir.
Mahkemece davacı ...’ın 01.06.2007 tarihli genel kredi sözleşmesinde sorumlu olduğu azami miktarın kefalet sözleşmesine yazılmadığından bu borçlu yönünden genel kredi sözleşmesi bakımından kefalet taahhüdünün geçerli olmayacağı belirtilmişse de söz konusu sözleşmenin incelenmesinde asıl borçlunun sorumlu olduğu miktarın 500.000-TL olarak belirtildiği görülmekle davacı kefilin de kefalet miktarının 500.000-TL olarak belirlendiğinin kabulü gerektiği dolayısıyla bu davacı yönünden kefalet sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulü gerekir.Ayıca davalı temlik eden banka tarafından birden fazla genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle icra takibine geçildiğinden mahkemece davacı ..."nin diğer genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçlardan da sorumlu olduğu gözetilmeksizin ve bu hususta herhangi bir araştırma yapılmaksızın bu davacı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildi
Mahkemece bankacılık konusunda uzman bilirkişi marifetiyle banka kayıtları yerinde incelettirilerek asıl borçlu ... A.Ş. ile temlik eden banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmeleri nedeniyle dava tarihi itibariyle asıl borç ve ferilerinin miktarlarının tespiti her bir davacı için ne kadar borçtan sorumlu olduklarının belirlenmesi buna göre genel kredi sözleşmesinde teminat olarak verilen bononun teminat fonksiyonunun belirlenerek toplanacak deliller ve alınacak bilirkişi raporuyla birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirilerek ve temyiz eden davalının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca mahkmece bozma ilamı ile birlikte mahkeme hükmü ortadan kalktığından herkes hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken davacı Hayim hakkında hüküm tesisine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.