1. Hukuk Dairesi 2019/4855 E. , 2021/522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN İPTALİ-TENKİS
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı ... ve birleştirilen davada davacı ..., mirasbırakan ...’ın ... 3. Noterliğince düzenlenen 26/11/2002 tarihli vasiyetname ile adına kayıtlı 1238 ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 nolu bağımsız bölümünü davalı ...’e vasiyet ettiğini bu durumu ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/494 Esas sayılı vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dosyasında yapılan tebligat üzerine öğrendiğini, vasiyetnamenin davalının korkutma ve yanıltması sonucu yapıldığını, saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleştirilen davada davalı, mirasbırakan ..."ın vasiyetname yapılırken akli melekelerinin yerinde olduğunu, düzenlenen vasiyetnamenin kanunun aradığı şartları taşıdığını, murisin vasiyetname düzenlenmeden önce tüm çocuklarını çağırarak durumu açıkladığını ve kendisi dışındaki çocuklarının her birine miras paylarına karşılık 3000 Euro ödeme yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davada tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…Hal böyle olunca, temyiz aşamasında davadan feragat eden birleştirilen davada davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi ve asıl dava açısından ise dava konusu taşınmazın sabit tenkis oranında değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, bölünmesinin mümkün olmadığının tespiti durumunda davalı tarafa seçimlik hakkının kullandırılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece bozmadan sonra, feragat edilen birleştirilen davanın eldeki davadan tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine, asıl dosya olan eldeki dava yönünden ise tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’ın 26.02.2011 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı oğlu ... ve eldeki davayla birleştirilip daha sonra tefrik edilen dosyada davacı kızı ... ile dava dışı çocukları ...’in kaldıkları, mirasbırakanın 1238 ada 4 parseldeki 4 numaralı bağımsız bölümünü ... 3.Noterliği’nin 26.11.2002 tarih ve 8833 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile davalıya vasiyet ettiği, bozma ilamından sonra yapılan araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmadığının belirlendiği ve davalının tercih hakkını 12.02.2019 tarihli celsede " Biz TMK 564. maddesi gereğince taşınmaz malda tarafımıza düşen bedelin verilmesini talep ederiz şeklinde" kullandığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tabi olursa, vasiyet alacaklısı dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir. Başka bir anlatımla davalı taşınmazı verme tercihinde bulunmuşsa davacıların saklı payı dışında kalan miktarın bedelinin davalıya nakten ödenmesi, taşınmazın tamamının davacı adına tescile karar verilmesi gerekir.
Ne var ki, mahkemece kabul tarzı itibarıyle hükmün doğru kurulduğunu söyleyebilme olanağı bulunmayıp, Türk Medeni Kanunu’nun 564. maddesi hükmü uyarınca davalı tercih hakkını taşınmazı verme olarak kullandığı halde, mahkemece davacının saklı payı oranında iptal-tescile ve saklı pay değerinin davalıya ödenmesine şeklinde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Hal böyle olunca, davacı ...’in saklı payı dışında kalan miktarın bedelinin davalıya nakden ödenmesine ve taşınmazın tamanının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.