(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2016/29286 E. , 2020/5397 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 09.06.2008-09.06.2014 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde 2010 yılı başına kadar bekçilik olarak, bu tarihten sonra ise asfalt etüt ve dolgu işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunarak, taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin bitimi sebebi ile sona erdiğini, davacının çalışmalarının mevsimlik olduğunu, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının ücret bordrolara yansıtılarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının aylık ücretinin miktarı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının ücretinin asgari ücret olduğu kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Davacı taraf ise, gerçek ücretin daha yüksek olduğunu ancak bordroya her ay sabit 87-90 saat fazla çalışma karşılığı ücret yansıtılarak fazla çalışma ücreti ödenmiş gibi gösterildiğini, oysa bordroda gösterilen fazla çalışma ücreti dahil ücretin davacının gerçek ücret tutarına eşit olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece davacının, işverence bordrolarda hile yapıldığına yönelik iddiası ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının itirazı üzerinde durularak özellikle davacının aynı fazla çalışma süresine karşılık, farklı aylarda farklı ücret ödendiği yahut gün olarak daha az çalışılan aylarda dahi bordroya aynı ücretin yansıtıldığına yönelik iddiaları araştırılmalı, bordroda işverence hileli işlem yapılıp yapılmadığı titizlikle incelenerek açıklığa kavuşturulmalı, bu araştırmanın sonucuna göre davacının gerçek aylık ücret miktarı belirlenmelidir.
Mahkemece davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine karar verilmiş ise de, bordroların hileli olarak düzenlendiğine yönelik iddia, bu alacaklara ilişkin değerlendirme sonucunu da etkileyebileceğinden, öncelikle davacının gerçek aylık ücret miktarı belirlenmeli, bu araştırmanın sonucuna göre davacının hak kazandığı fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenip ödenmediği noktasında da dosya kapsamındaki tüm deliller yeniden birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmalıdır.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davalı işyerinde yapılan işin mevsimlik iş olup olmadığı ve bu bağlamda davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir.
4857 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanamaz.
Bir işyerinde başlangıçta mevsimlik olarak çalıştırılan ve daha sonra devamlılık arz eden işte çalıştırılan işçinin, mevsimlik dönemdeki çalışması kıdeminde dikkate alınmasına rağmen, yıllık ücretli iznin hesabında dikkate alınmaz. Ancak bu olgu için işçinin mevsimlik çalıştığı belirtilen dönemde yapılan işin gerçekten mevsime bağlı olarak yapılması gerekir. Yapılan iş mevsimlik değil, ancak işçi aralıklı çalıştırılmış ise mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden bu sürede de bir yılı doldurmak koşulu ile izne hak kazandığı kabul edilmelidir.
Kanun koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi, çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur. Ne var ki, özellikle işçinin her yıl 11 ay civarında çalıştırılması ve kısa bir askı süresinden sonra yeniden çalışmaya devam etmesi, diğer bir ifade ile yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma hâlinde, anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınması gerekmektedir. 11 ayı aşan çalışmalarda ise, yılın kalan bölümünde dinlenme hakkının gereğinin yerine getirilmesi için gereken süre bulunmadığından, 11 ayı aşan çalışmalarda çalışma şeklinin mevsimlik iş olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu çeşit bir çalışmanın mevsimlik olarak değil, fasılalı çalışma olması nedeniyle ve mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden, bu sürede de bir yılı doldurmak koşulu ile işçinin izne hak kazandığı kabul edilmelidir.(Yargıtay HGK’nın, T. 04.07.2018, E. 2015/(7)22-905, K. 2018/1325 sayılı kararı)
Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerindeki işin mevsimlik iş olduğu kabul edilerek davacının yıllık izin ücretine hak kazanmadığı sonucuna varılmıştır. Dosya kapsamından, davalıya ait işyerinde asfalt işlerinin yapıldığı, davacının bu işyerinde 2010 yılına kadar bekçi olarak, 2010 yılından sonra ise asfalt etüdü ve dolgu işlerinde çalıştığı tespit edilmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işin mevsimlik iş olduğu ve davacının yılda 330 günden fazla çalışmadığı sonucuna varılmış ise de, yapılan işin mevsimlik iş olarak kabulü mümkün değildir. Davacının işyerinde aralıklı çalıştığı kabul edilerek, bu çalışma sürelerinin toplamı üzerinden hak kazandığı izin süresinin belirlenmesi gerekir. Mahkemece işyerinde yapılan işin niteliğinin belirlenmesinde hataya düşülerek, yıllık izin ücreti talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.