21. Hukuk Dairesi 2015/16788 E. , 2015/20010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yurt dışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye hizmet başlangıcı olarak tespitine, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığına, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının.... Sigorta sistemine girdiği 08/06/1976 tarihinin Türkiye hizmet başlangıcı olarak tespiti, davacının ne kadar prim ödediğinin tespiti, davalının temerrüde düştüğünün tespiti ve Kurumun 02/06/2009 tarihli işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile....Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4 maddesi uyarınca 08/06/1976 tarihinin davacının Türkiye sigortalılık başlangıcı sayılması gerektiğinin tespitine, davacının 506 S.Y.nın geçici 81.maddesi uyarınca 3600 prim gün sayısı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine, Kurumun 02.06.2009 tarihli 4201200213182 sayılı işlemin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 12/09/1997-30/09/2000 ve 01/01/2002- 04/11/2002 tarihleri arasında 1401 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu, 05/11/2002-06/11/2002 tarihleri arasında 2 gün zorunlu SSK sigortalılığının bulunduğu, 01/12/2002-30/04/2008 tarihleri arasında isteğe bağlı sigorta primi ödediği, yurtdışı borçlanması nedeniyle 01/12/2002-31/12/2004 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiği, Almanya"da 08/06/1976-31/12/2013 tarihleri arasında sigortalı çalışmalarının olduğu, 24/08/2005 tarihinde 3201 sayılı Yasa kapsamında başvuru yaparak 06/02/2003-31/12/2004 tarihleri arasındaki 685 günlük süreyi borçlanarak bedelini 31/05/2007 tarihinde Kuruma ödediği, 13/08/2008 – 36/03/2009 tarihlerinde tahsis talebinde bulunduğu, her iki tahsis talebinin de Kurum tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır.
Dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacının dava açma hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Hukuki yarar bir dava şartı olup, mahkeme dava şartlarını resen incelemekle görevlidir. Dava açılmasında korunmaya değer bir hukuki yarar yok ise, davanın bu yönden esasa girilmeden reddi gerekir.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Söileşme)"nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü" nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kölüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde ne kadar prim ödediğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece davacının bu talebine göre davacının 506 S.Y.nın geçici 81.maddesi uyarınca 3600 prim gün sayısı üzerinden borçlanabileceğinin tespitine karar verilmiş ise de davacının borçlanma işlemi Kurum tarafından tamamlanmış ve davacı tarafından borçlanma uyarınca Kuruma prim ödemesi yapılmış olduğundan ne kadar prim ödediğinin tespitini istemekte davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, davacı 26/03/2009 tarihli tahsis talebini reddeden Kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de, davacının yurtdışı borçlanma süreleri ile çakışan isteğe bağlı sigortalılık süresinin prim gün sayısının hesabına dahil edilmesi mümkün olmadığından tahsis talep tarihi itibariyle 3600 prim gün sayısının bulunmadığı ve yaşlılık aylığı şartlarının oluşmadığı, bu nedenle 02/06/2009 tarihli Kurum işleminin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.