20. Hukuk Dairesi 2016/6794 E. , 2016/8171 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada ... 1. İş ile ... 3. İş Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
... 1. İş Mahkemesince ..."nın ilke kararı doğrultusunda, Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan davaya ... 3. İş Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... 3. İş Mahkemesince uyuşmazlığın Sosyal Güvenlik Hukukundan kaynaklanan dava ve işler dışında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
İki mahkemenin de görevsizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması ile kesin yetki hâllerinde, iki mahkemenin de yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması, 6100 sayılı HMK"nın 21. maddesinde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulacak hâller arasında sayılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 22/2. maddesi uyarınca da, "İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir." Buna göre, burada, usûle ilişkin nihaî kararlardan olan ve yazılması, kapsamı ve kanun yolları bakımından, hükümler gibi işlem görecek olan (HMK m. 294/6) ve HMK"nın 21 ve 22. maddelerinde yargı yeri belirlenmesi bakımından mevcudiyeti şart koşulan nitelikte "yetkisizlik-görevsizlik kararı" bulunmadığından, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) için öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.
Öte yandan, bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa, bunlar arasındaki ilişki genel anlamda iş dağılımı ilişkisidir. Diğer anlatımla, bir yerde bulunan aynı ad ve nitelikteki asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemelerinin (birbirleri, yani asliye hukuk mahkemeleri ile sulh hukuk mahkemeleri arasındaki değil), kendi aralarındaki ilişki, iş dağılımı ilişkisidir.
Keza, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-337 E., 2004/337 K. sayılı ilâmında da bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin "işbölümü ilişkisi" olmayıp, yalnızca bir "iç ilişki" olduğuna değinilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarında, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme, örneğin birden çok iş mahkemesi arasındaki ilişki bakımından; bazen bu ilişkinin işbölümü ilişkisi olmayıp, yalnızca bir iç ilişki olduğuna değinilmiş, bazen de bu ilişki (geniş anlamda) işbölümü ilişkisi olarak nitelendirilmiş, ancak, bu işbölümü ilişkisinin, gerçekte bir iç ilişki niteliğinde olduğu da açıkça belirtilmiştir.
Birden fazla iş mahkemesi bulunan bir yerdeki iş mahkemelerinden birinde görülmekte olan bir davada, tarafların, o davanın, aynı yerdeki başka bir iş mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde teknik anlamda "iş dağılımı veya iç ilişki" (geniş anlamda işbölümü) itirazında bulunabilmeleri de mümkün değildir.
26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun "Hukuk mahkemelerinin kuruluşu" başlıklı 5. maddesinin 17/4/2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanunun 10. maddesiyle değişik beşinci fıkrası hükmüne göre; "İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı ... Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazetede yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır." Görüldüğü üzere, bu fıkra hükmünde de açıkça, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme arasındaki "İş dağılımı"ndan bahsedilmiş; iş dağılımını belirleme yetkisi ... Kuruluna verilmiş ve dairelerin belirlenen iş dağılımına göre tevzi edilen davalara bakmak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
Yukarıda değinilen hususlar, mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda anılan mahkemeler arasındaki ihtilâf değerlendirildiğinde, mezkur mahkemeler arasında gerçek anlamda (HMK m.20) bir görev veya teknik anlamda bir işbölümü ilişkisi mevcut olmayıp, "İş dağılımı" ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından, burada, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) yoluyla davaya bakacak görevli mahkemenin belirlenmesine olanak ve gerek bulunmamakta; sorunun, kısmen değinilen ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; anılan mahkemeler arasındaki ihtilâf bakımından, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) yoluyla davaya bakacak görevli mahkemenin belirlenmesine olanak ve gerek bulunmadığından, dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE 03/10/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.