
Esas No: 2017/29025
Karar No: 2020/5403
Karar Tarihi: 02.06.2020
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/29025 Esas 2020/5403 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ..."nın yaptırdığı diş hastanesinin ihalesini üstlenen diğer davalı şirkete ait iş yerinde dış cephe ve montalama ustası olarak 2.400,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, davacının son 3,5 aylık ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, diğer davalı ile aralarında ihale mevzuatı gereği Diş ve Ağız Sağlık Merkezi İşine ait sözleşme imzalandığını, davalı şirkete verilen süreye rağmen işin bitmemesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini ve kesin teminatın gelir kaydedildiğini, taraflar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, işin anahtar teslim şeklinde verildiğini, ayrıca davacının işin devamı sırasında Bakanlığa müracaatının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı şirket, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davalı ... aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine diğer davalı aleyhine açılan davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ihale makamı olan davalı ...’nın ücret alacağından sorumluluğu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar, asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur. İhale makamının yapmış olduğu ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamış olmaları, kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir.
İhale makamı olan kamu kurumunun, her hak ediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, kanundan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa dair karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında davalı Bakanlığın ihale makamı olduğu ve sadece ücret alacakları ile sınırlı olarak sorumlu tutulabileceği uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, davacının davalı şirkete ait işyerinde 12.07.2013-31.07.2013 tarihleri arasında 20 gün çalıştığı kabul edilmiş, dosyaya sunulan belgelere göre ihale makamı olan bakanlık tarafından 6 nolu son hak ediş ödemesinin 28.03.2013 tarihinde yapıldığı, bu tarihte davacının çalışmasının olmadığı gerekçesiyle Bakanlık yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından, Bakanlık ile davalı şirket arasındaki inşaat işine ilişkin sözleşmenin 28/11/2011-27/11/2012 tarihlerini kapsadığını, işin kararlaştırılan sürede bitmemesi üzerine süre uzatım kararı ile 16/01/2013 tarihine kadar uzatıldığı, işin %90 oranında tamamlandığının anlaşılması üzerine eksikliklerin tamamlanması için 22/04/3013 tarihinde davalı işverene ihtarname keşide edilerek 25 gün süre verildiği, ancak geçici kabul yapılamadan sözleşmenin 20/12/2013 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan bu olgulara göre davalılar arasındaki sözleşmenin 20/12/2013 tarihine kadar feshedilmediği, işin kabul aşamalarının henüz tamamlanmadığı açık olup, mahkemece davacının son hakediş tarihi olan 28.03.2013 tarihinde çalışmadığı gerekçesiyle Bakanlık yönünden ret kararı verilmesi hatalı olmuştur. Kanunda belirtilen her hak ediş döneminden anlaşılması gereken husus, işçinin her hak ediş dönemi için son üç aylık ücretin ihale makamından talep edilebilir olmasıdır. Açıklanan sebeplerle, İş Kanununun 36. maddesi bağlamında yeniden araştırma yapılarak, özellikle 28.03.2013 tarihinden sonra işin geçici ve kesin kabulünün yapılıp yapılmadığının, davalı şirkete ödeme yapılması için hakediş düzenlenip düzenlenmediğinin açıklığa kavuşturulması, düzenlenmemiş olması halinde sebebi araştırılarak oluşacak sonuca göre dosya kapsamındaki tüm deliller yeniden birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. İhale makamı olan davalı bakanlığın 4857 sayılı Kanun"un 36. maddesi uyarınca davacının ücret alacağından sorumlu tutulmasını gerektirecek koşulların oluşup oluşmadığı ve oluşmuşsa miktarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerekirken, yönler gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında ıslah dilekçesi ile talep edilen alacaklar için faize hükmedilip hükmedilmeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece ıslah dilekçesinde faiz talebi bulunmadığından ıslaha konu kısımlar için faiz ödenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ne var ki, 2017/8 Esas sayılı içtihatların birleştirilmesi talebi üzerine İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 24.05.2019 günü yapılan toplantıda: “Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği" yönünde karar verilmiştir. İçtihadı Birleştirme kararları gerek mahkeme gerekse taraflar için bağlayıcıdır. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde faiz talebi vardır. Bu halde, içtihadı birleştirme kararı doğrultusunda bu faiz talebi yeterli görülmeli, ıslah dilekçesi ile talep edilen alacaklara ıslah tarihinden itibaren dava dilekçesindeki faiz talebi ile bağlı olarak faize hükmedilmelidir. Mahkemece yanılgılı hukuki değerlendirme yapılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulması bir başka hatalı yöndür.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.