Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/8293
Karar No: 2013/10720
Karar Tarihi: 05.06.2013

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/8293 Esas 2013/10720 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2013/8293 E.  ,  2013/10720 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    2-... vekili Avukat Turgay Turgut

    Davacı ... vekili Avukat Mehmet Yusuf Burak tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 08/04/2013 gününde verilen dilekçe ile internet yayınının durdurulması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; talebin kabulüne dair verilen 17/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ödetilmesi ve internet sitesindeki yayınların durdurulması istemine ilişkindir. Mahkemece internet sitesindeki yayının tedbir niteliğinde durdurulmasına ve siteden kaldırılmasına karar verilmiş, tedbir kararı; davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalı ... tarafından Anayurt Gazetesinde kaleme alınan yazılarda, iftira niteliğinde ithamlarda bulunulduğu belirtilerek manevi tazminat ve internet sitesindeki yayınların tedbiren siteden çıkarılmasını talep etmiştir.
    Mahkemece; dava konusu yayınların halen internet sitesinde varlığını sürdürdüğü, yayınların birbiri ile bağlantılı olduğu ve davacının kişilik haklarını ihlal eder nitelikte bulunduğu belirtilerek, ara kararı ile altı adet internet yayınının tedbir niteliğinde durdurulmasına ve siteden kaldırılmasına karar verilmiştir.
    23/05/2007 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren İnternet ortamında Yapılan Yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki 5651 sayılı Kanunun 9. maddesinin 1,2,3 ve 4 nolu bentlerinde, yayın içeriği nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi ya da kişilerin hangi usullerle ve hangi mercilere yayın durdurma talebinde bulunacakları aşamalarla belirlenmiştir.
    5651 sayılı Yasanın 9/1-2 maddesinde; içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişinin, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebileceği, İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getireceği, bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılacağı, talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişinin onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere
    -/-



    -2-
    2013/8293-2013/10720

    hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebileceği, sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayacağı, Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebileceğinin belirtilmesi karşısında internet üzerinden yapılan yayınların durdurulmasına yönelik istemlere yönelik olarak açıkça Sulh Ceza Mahkemeleri görevli kılınmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 24. maddesinde ise; "Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını istiyebilir" 25.maddesinde; " Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti istiyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir." şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
    5651 sayılı Yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle özel yasanın uygulanacağı hukukun genel kuralıdır. Kaldı ki özel yasa somut olaya ilişkin görev yönünden mahsus bir düzenleme de içermektedir.
    Şu halde, 5651 sayılı Yasadaki özel düzenleme gözetildiğinde bu konuda görevli mahkemenin Sulh Ceza Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan tedbir kararının yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    (M) (M)







    KARŞI OY YAZISI


    Dava, internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı yayın durdurma istemine ilişkindir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    5651 sayılı Yasanın çıkarılış amacı internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
    -/-



    -3-
    2013/8293-2013/10720


    5651 sayılı Yasanın 8. maddesi internet ortamında yapılan ve içeriği suç oluşturan yayınlarla ilgili erişimin engellemesini düzenlemiş olup bu suçlar ise maddede tek tek sıralanmıştır.
    Aynı Yasanın 9. maddesinde ise içerik nedeniyle hakları ihlal edilen kişilerin önce içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına müracaat etmesi gerektiği, iki gün içerisinde talebi yerine getirilmez ise 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını talep edebileceği düzenlenmiştir.
    Diğer yandan MK"nun 24. maddesine göre "hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir."
    MK 25 "Davacı hakimden, saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir" hükümleri getirmiştir.
    Öğretide belirli bir olayı düzenleyen iki ayrı kanun aynı zamanda yürürlükte olduğu durumlarda yasaların olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki yoksa sorun da yoktur.
    Davacı dilerse 5651 sayılı Kanun gereğince Sulh Ceza Mahkemesine müracaat edebileceği gibi dilerse MK. hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesine başvurabilecektir.
    Kaldı ki 5651 sayılı Yasada belirlenen 15 günlük hakdüşürücü süreyi kaçıran davacının her zaman genel hükümlere göre mahkemeye dava açması da mümkündür.
    Açıklanan nedenlerle dairemizin bozma kararına katılmıyorum. 05/06/2013







    KARŞI OY YAZISI

    I-İhtiyati tedbir müessesesi 6100 Sayılı HMK 389 vd. maddeleriyle Geçici Hukuki Korumalar başlığı altında düzenlenmektedir. İhtiyati tedbirin talep etme koşulları, talep biçimleri, uygulanması vs. belirlendikten sonra 394. M. İle “…Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz…” edilebileceği, “…karşı tarafın ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz…” edebileceği, itirazın dilekçe ile yapılabileceği belirtilmiştir.
    Aynı maddenin son fıkrasında ise “İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.”, denilmektedir. Şu durumda İhtiyati Tedbir kararlarına karşı ilkin “itiraz” kanun yolu işletilecektir. Bu yöntem 1086 sayılı mülga yasamızdan beri uygulanan kanun yolu sistemidir.
    -/-



    -4-
    2013/8293-2013/10720

    İkinci olarak anılan madde metninde itiraz üzerine verilen kararlara karşı gidilebilecek bir kanun yolu açıkça belirtilmiştir. Bu noktanın ise 6100 sayılı Kanunun öngördüğü İstinaf ve Temyiz kanun yolları açısından ele alınması gerekmektedir. Zira madde metninde açıkça “kanun yolları” değil “kanun yolu”ndan söz edilmektedir. Dolayısıyla İhtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz kanun yolunun açık olup olmadığı tartışılmalıdır.
    II-Buna karşın HMK 394 ile ihtiyati Tedbir geçici korumasına karşı “ itiraz” madde başlığı halinde düzenlenip, müteakiben itiraza karşı kanun yolundan bahsedildiğinden birincil kanun yolunun da “itiraz” yolu olduğunu söylemeliyiz. İşte bu durumda HMK 391/ 3’de yer alan “İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.”, hükmündeki kanun yolundan amacın da “itiraz yolu” olduğunu söylemeliyiz.
    III-Diğer bir kanun yolu olan temyize ilişkin hükümlerde temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen hükümlerin ayrı ayrı düzenlendiği görülmektedir . Buna göre HMK 361, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarından hangi kararların temyiz edilebileceğini, HMK 362 ise hangi hükümlerin temyiz edilemeyeceğini sınırlı sayı sistemiyle belirlemiştir. HMK 362/1-f ise geçici hukuki korumalar hakkında verilen hükümlerin temyiz kanun yolu dışında kaldığını açıkça içermektedir.
    Şu durumda İhtiyati Tedbir geçici hukuki koruma kararları temyize konu olamazlar. Diğer ifadeyle HMK 394 ile belirtilen kanun yolu teriminden amaç temyiz kanun yolu değildir.
    IV-HMK 341/1’de ise “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabi”leceği öngörülmektedir. Bu açık hükümden anlaşıldığı gibi ihtiyati tedbir kurumunda sözü geçen kanun yolu “istinaf kanun yolu”dur.
    V-Bugün uygulamadaki sorunumuz ise İstinaf Mahkemelerinin açık olmaması nedeniyle istinaf kanun yolu yerine temyiz kanun yolunun işletilip işletilemeyeceğidir.
    HMK geçici 3.m. Bölge Mahkemelerinin faaliyete geçmesine kadar 1086 sy Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmasını öngörmektedir. 1086 SY Kanunun Temyize ilişkin bölümünde ise ihtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yolunun açık olduğuna dair düzenleme yer almamaktadır. 6100 sy. HMK ile ise açıkça temyiz dışı bırakma sözkonusudur. HMK geçici 3. M.3. fıkra ise “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır” demektedir. Bu durumda kanun koyucunun açık iradesi ihtiyati tedbir kararlarının temyiz dışı bırakılması olduğundan anılan fıkrayla da temyiz kanun yolu tamamen devre dışı bırakılmıştır. Başka türlü açıklamak gerekirse,
    A-ihtiyati tedbirler hakkında kanun yolları itiraz ve istinaf kanun yollarıdır,
    B-İstinaf mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar temyiz kanun yoluna başvurulabileceği veya bu kanun yolunun açık olmasını düzenleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. O takdirde kanundan doğmayan bir görev belirlemesi de sözkonusu olamaz.
    c-Kanun Koyucu bunu bilinçli olarak öngörmüştür. İstinaf mahkemeleri yerindelik denetimi ile, diğer ifadeyle yargılama faaliyetiyle ihtiyati tedbirler hakkındaki itirazları inceleyecektir. Yargıtay ise sadece hukuksallık denetimi yapacağından kanun koyucu hukuksallık denetimi öngörmemektedir.
    VI-Diğer bir konu da İhtiyati Haciz ve bu geçici korumanın açık olduğu kanun yolunun kıyasen ihtiyati tedbirlere de uygulanıp uygulanamayacağıdır. Ancak İhtiyati Haciz hükümlerinin yer aldığı İİK 265’de 4949 sy.Kanun ile ihtiyati hacze karşı açıkça Temyiz yolu açılmış, 5311 Sy. Kanunla da temyiz yolu yerine istinaf yolu benimsenmiş olmakla beraber, geçici 7. M. İle Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesine kadar bu değişiklik öncesi düzenlenen temyiz yolu açık tutulmuştur. Dolayısıyla ihtiyati hacizler için kanunla getirilmiş temyiz kanun yolu sözkonusudur. Ne varki bu yöntem HMK veya öncesinde 1086 SY Kanun ile düzenleme yapılmadığından herhangi bir kıyasla ihtiyati tedbirler hakkında uygulanamaz.
    VII-Bundan başka, Usul-Yargılama sistemlerimizde ikili kanun yolları öngörülmüştür. Bazı incelemeler “itiraz yolu” denetim sistemine bağlanmış, bazı incelemeler ise “temyiz kanun yolu” denetim sistemine bağlanmıştır. İkili kanun yolu sistemine bağlama ise ancak istisnaen ve kanunla öngörülmüştür. İhtiyati Tedbirler hakkında ise istisnai bir düzenleme bulunmadığından üçlü bir kanun yolu denetiminden de bahsedilememelidir.
    Belirtilen nedenler itibarıyla çoğunluk görüşüne katılmamaktayım. 05/06/2013








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi