Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/7596
Karar No: 2010/591
Karar Tarihi: 26.1.2010

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/7596 Esas 2010/591 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/7596 E.  ,  2010/591 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BOZYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/07/2008
    NUMARASI : 2005/27-2008/161

    Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakan M.Ç."nin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişmeli taşınmazlarını davalılara temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal tescil olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
    Asli müdahil, miras bırakanın malvarlığını davacılara ve davalılara paylaştırdığını, kendisine birşey vermediğini ileri sürerek tüm mirasçılar adına tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, bilahare mirasbırakanın tasarrufuna bir diyeceğinin olmadığını sadece çekişme konusu 618 parsel sayılı taşınmazdaki davalı M." e ait evin yıkılmasını istediğini beyan etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, davalı Z. karşı dava yoluyla, maliki olduğu 618 parsel sayılı taşınmaza davacı M."in elatmasının önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Mahkemece, asıl davanın ve asli müdahilin talebinin reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.01.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M. Ç. vs. vekili Avukat .... geldi davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen Z. Ç. vekili Avukat ile temyiz edilen davalılar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis; karşı dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden miras bırakan 1913 doğumlu M.Ç.nin 22.11.2004 tarihinde öldüğü, mirasçıları olarak davacılar kızı Z. ve oğlu M., asli müdahil oğlu H. ile dava dışı eşi A."nin kaldığı, eşi A."de de yargılamanın devamı sırasında 21.1.2007 tarihinde öldüğü, miras bırakanın çekişmeli taşınmazlardan, 364 ve 367 sayılı parselleri 05.07.1996 tarihinde bağış yoluyla oğlu H."dan olma torunu davalı H."e; 387 sayılı parselin tamamını 21.3.1997 tarihinde; 618 sayılı parseldeki 1/2 payını üzerinde bırakarak 1/2 payını ise 01.07.1997 tarihinde satış suretiyle oğlu H."ın eşi olan davalı Z.e temlik ettiği; sonradan 618 sayılı parselde üzerinde bıraktığı 1/2 payınında miras bırakana vekaleten davalı torunu H. tarafından dava dışı M.G.isimli kişiye satışının yapıldığı, davalı Z.in şufa hakkını kullanarak M. G. aleyhine açmış olduğu şufa davası sonucu Bozyazı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/88 Esas, 2001/54 sayılı kararıyla 618 sayılı parseldeki 1/2 payı da hükmen edinerek taşınmazın tamamında malik duruma geldiği anlaşılmaktadır.
    Davacıların, çekişme konusu taşınmazlara ilişkin olarak yukarıda sözü edilen tüm temliklerin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları; Davalı Z."in ise karşı davasında; kayden malik olduğu 618 parsel sayılı taşınmaza davacı M."in ev yapmak ve kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunduğu; Asli müdahil H."ın da miras bırakanın tüm mal varlığını davacılar ile davalılara paylaştırdığını, kendisine yer vermediğini iddia ederek tapu iptali ile terekeye iade isteğinde bulunduğu, bilahare yargılama sırasında miras bırakanın yaptığı tasarruflara bir diyeceğinin olmadığı sadece çekişmeli 618 sayılı parseldeki davacı M."e ait evin yıkılmasını isteği yönünde açıklama yaptığı görülmektedir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince ;miras bırakan tarafından çekişme konusu 364 ve 367 parsel sayılı taşınmazların davalı H."e bağış yoluyla temlikine ilişkin işlem yönünden 1.4.1974 gün,1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığından tapu iptal ve tescil talebi ile mirasbırakanın kendisine bakılması amacıyla bağışta bulunduğu, davalı H."in de uzun süre miras bırakana baktığı gözetildiğinde, yapılan bağış işleminde saklı payı zedeleme katsı olmadığından tenkis isteğinin reddine karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik yoktur.Davacıların, davalı H. hakkındaki temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
    Davacıların, davalı Z.hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; miras bırakanın, ekonomik durumu iyi olup, mal satmaya ihtiyacının olmadığı, esasen bu hususun mahkemenin de kabulünde olduğu, satış bedelinin ödendiğinin de kanıtlanamadığı, öte yandan denkleştirme savunması yapılmış ise de, miras bırakan tarafından eşi A. ve oğlu H."a yapılan bir temlik bulunmadığı gibi, davacı kızı Z. adına kayıtlı taşınmazda bedelinin miras bırakan tarafından ödendiğine ilişkin savunmasının da belgelendirilemediği dosya kapsamıyla sabittir.
    O halde, belirlenen bu olgular yukarıda açıklanan ilkelerle çerçevesinde birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakan tarafından tüm mirasçıları kapsar şekilde yapılan bir paylaştırmanın varlığından söz edilemeyeceği, miras bırakan tarafından çekişmeli 618 sayılı parseldeki 1/2 pay ile 387 sayılı parselin tamamına ilişkin olarak davalı Z."e yapılan satış işleminin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşıldığından, miras bırakanın, malvarlığını mirasçılarına paylaştırmak amacıyla hareket ettiği, mirasçılardan mal kaçırma amacının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi; davalı Z."in şufa davası sonucu dava dışı M. G.ten hükmen edindiği 618 sayılı parseldeki 1/2 pay yönünden davacıların, miras bırakan adına vekil tarafından dava dışı M. G."e yapılan pay temlikininde mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürdükleri halde, mahkemece, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın, M. G."in taraflarla yakınlığı bulunup bulunmadığı, aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı, şufa davasının muvazaalı işlemi sonuçlandırma amacına yönelik olup olmadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmadan 618 sayılı parselde davalı Z."in şufa davası sonucu edindiği 1/2 payı yönünden de davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
    Hal böyle olunca; miras bırakan tarafından davalı Z."e satış suretiyle temlik edilen 387 parsel sayılı taşınmaz ile 618 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 pay yönünden davanın kabulüne karar verilmesi; karşı davanında, oluşacak yeni mülkiyet durumuna göre değerlendirilmesi; diğer taraftan davalı Z."in şufa davası sonucu dava dışı M. G."ten edindiği 618 sayılı parseldeki 1/2 pay yönünden ise yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde gerekli araştırmanın yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, M. G.e yapılan pay temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının ayrıca, şufa davasının da muvaazalı işlemi sonuçlandırma amacına yönelik bulunup bulunmadığının kuşkuya ver vermeyecek şekilde saptanması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek ve eksik soruşturmaya dayalı olarak davalı Zehit" hakkındaki dava ile karşı dava yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi