Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/12312
Karar No: 2014/15720
Karar Tarihi: 02.12.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/12312 Esas 2014/15720 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/12312 E.  ,  2014/15720 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KARACABEY 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/01/2014
    NUMARASI : 2010/727-2014/44

    Taraflar arasında görülen adi ortaklığın tespiti ve tasfiyesi ile manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde taraflar ve vekilleri gelmediler. Evrak üzerinde inceleme yapılarak işin karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.
    Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, kardeşi olan davalı ile birlikte 30 yıldır ortak çiftçilik yaptığını, kazançlarını birarada bulunduran tarafların ortak taşınmaz edindikleri gibi bazen de gelir gider hesabı yaparak kazancı paylaştıklarını ve kendi adlarına taşınmaz edindiklerini, tarafların 2001 yılında Karacabey ilçesi C.. mahallesinde ortak edindikleri arazi üzerinde hayvancılık yapmaya başladıklarını, ilk etapta 180 adet koyun alındığını, zamanla koyunların çoğaldığını, bir kısmının kurbanda satıldığını, çevrede de bilindiği üzere müvekkilinin işçi, davalının ise patron durumunda olduğunu, müvekkilinin fabrikada çalıştığı dönemde dahi gerek tarlalarda ve gerekse de hayvancılıkta eşi ve çocukları ile birlikte çalıştığını, davalının ise 3 kez evlilik yapmasına rağmen eşlerini hiç çalıştırmadığını, 2010 yılında davalının müvekkilini hayvan ağılına sokmamaya başladığını, bu tarihte hayvan ağılında 400 adet koyun bulunduğunu, davalının bununla da yetinmeyerek 2008 yılında müşterek aldıkları ... .. plakalı ve .... plakalı traktörleri kendi adına kaydettirdiğini ileri sürerek; 200 adet koyunun müvekkiline teslimi ile 2 adet traktörün 1/2 sinin müvekkili adına tesciline, aynen iadenin ve tescilin mümkün olmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200 adet koyun bedeli olarak 100.000 TL nin ve 2 adet adet traktör için müvekkilinin hissesine düşen 17.500 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; iddia edildiği gibi taraflar arasında ortaklık anlaşması olmadığını, tarafların sadece tarla ekip biçme işinde birlikte çalıştıklarını, 20 yıldır anne ve babalarından kalan tarlaları ekip biçen tarafların masrafta ve karda ortak olarak hareket ettiklerini, elde ettikleri kazançları ise paylaşan tarafların, bazende müştereken taşınmaz ve araç edindiklerini; davacının talep ettiği 2 adet traktörün ise, müvekkilinin kendi kazancı ile satın aldığını, aksi durumda trafik kaydının müşterek olacağını; ayrıca, hayvan yetiştiriciliği işinin ise müvekkili tarafından yürütüldüğünü savunarak; davanın reddini dilemiş, karşı dava dilekçesinde ise; davacının olayla ilgisi olmadığı halde müvekkilinin 3 kez evlendiğini belirtermek suretiyle kişilik haklarına saldırdığını ileri sürerek, 15.000 TL manevi tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece, asıl davada; taraflar arasında ziraat ortaklığının bulunduğunun sabit olduğu, bu nedenle davaya konu edilen ..... plakalı traktörün de ortaklık malı olduğu; ancak, bu aracın satılmış olması nedeniyle davacının bedelini talep edebileceği; hayvancılık ortaklığı yönünden, davacı tarafça bildirilen tanık beyanlarının birbiriyle çeliştiği, buna göre davacının çalışmalarının yardım mahiyetini aşmadığı, karşı davada ise; dava dilekçesinde geçen ifadelerin iddia mahiyetini aşmadığı, buna göre kişilik haklarının zedelendiği iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının ise sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    .Ancak, dava, kardeş olan taraflar arasındaki adi ortaklık iddiasına dayanan hayvancılık ortaklığının tasfiyesi istemine ilişkindir. Davalı, dava konusu hayvancılık işine davacı kardeşinin ortak olmadığını savunmuş, böylece adi ortaklığı kabul etmemiştir. Bu durumda, taraflar kardeş olduğundan tanık dinlenmesi usule uygundur (HMK. md. 203/1-a). Ne var ki, davaya konu edilen traktör yönünden tanık beyanlarına değer verildiği halde, hayvancılık ortaklığı yönünden tanık beyanlarının değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü görülmüştür. Dinlenen tanıklar, özellikle Ö.. B.., A.. T.., E.. D.. ve R.. D.., tarafların üzerinde ağıl olan taşınmazı birlikte satın aldıklarını, sonrasında bu yerde satın aldıkları koyunları yetiştirdiklerini, davacının hayvanların bakım ve güdülmesi işlerini; davalının ise; hayvanların alım ve satımı işlerini yürüttüğünü beyan etmişlerdir. Diğer taraftan, davaya konu hayvancılık işinin yürütüldüğü taşınmazın taraflarca müşterek olarak alınmış olduğu da celbedilen tapu kaydı ile sabittir. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; tarafların, hayvancılık işini adi ortaklık olarak yürüttükleri anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.
    Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
    Tasfiye usulünü düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 644.maddesine göre; "Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
    Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.".
    Aynı yasanın kazanç ve zararın paylaşımı başlıklı 643. maddesinde ise " Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
    Ortaklığı, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmü yer almaktadır. Katılım payı olarak bir şeyin mülkiyetini koyan ortak, ortaklığın sona ermesi üzerine yapılacak tasfiye sonucunda, o şeyi olduğu gibi geri alamaz; ancak koyduğu katılım payına ne değer biçilmişse, o değeri isteyebilir. Bu değer belirlenmemişse, geri alma, o şeyin katılım payı olarak konduğu zamandaki değeri üzerinden yapılır.( TBK" nun 642. md.)
    Keza, aynı yasanın kazanç ve zarara katılma başlıklı 623. maddesine göre de; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir.
    Sözleşmede ortakların kazanç veya zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder.
    Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnız kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak yalnızca emeğini koymuş olan ortak için geçerlidir." hükmünü ihtiva etmektedir.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki yasa hükümlerine göre, öncelikle, yazılı bir sözleşme bulunmadığından ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemelerini istemek; bu konuda anlaşamamaları halinde ise hakim tarafından tasfiye işlemini gerçekleştirecek (ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman bir veya üç kişiyi) tasfiye memuru olarak resen atamak olmalıdır.
    Bundan sonra ise, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
    Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
    İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakte çevirme işlemi (TMK"nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
    Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
    Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK"nun 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
    Bütün bu açıklamalar ışığında, uyuşmazlığın (hüküm altına alınan traktör bedeli de dahil edilmek suretiyle) yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerekirken, mahkemece, değinilen bu yönler dikkate alınmadan, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi