3. Hukuk Dairesi 2014/8027 E. , 2014/15899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURSA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2012/351-2013/1141
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, Bursa ili, Osmangazi ilçesi, M... mahallesi.. ada .. parsel sayılı taşınmazda bulunan apartmanın yapılması için müvekkil, davalı ve dava dışı B.. T.. ile birlikte 1/3"er paylı adi ortaklık kurulduğunu, binanın inşa edildiğini, ruhsat ve diğer işlemleri için müvekkili tarafından 133.060,00 TL ödenerek binanın yapı kullanma izninin alındığını, adi ortaklık hissedarı davalının kendi payına düşen miktarı müvekkiline ödemediğini ileri sürerek, 37.401,66 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, adi ortaklıkta taraflar arasındaki ilişkinin ancak tasfiye ile sona erebileceği, tasfiye işlemi yapılmadan ortakların, ortaklıktan kaynaklı hak ve borçlarının devam edegeldiği, ortaklar arasında geçerli bir tasfiye işlemi yapılmadığından ortaklığın hukuki anlamda sona erdiğinden söz edilemeyeceği, davacı tarafın binanın yapı kullanma belgesini alabilmek için yaptığı harcama ve sair giderlerden adi ortaklık olarak davalının da payı oranında sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 37.401,66 TL"nin 08/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, taraflar arasındaki adi ortaklığın feshine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
818 sayılı önceki BK"nun 534.maddesi; "Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes"ul olurlar." hükmünü içermekte olup; aynı husus yeni yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK"nun 638.maddesinde de; "Ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olur. Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler. Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar." şeklinde ve önceki kanun hükümlerine paralel şekilde düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava dilekçesi, davalı savunması ve tüm dosya kapsamından davacı ve davalı ile dava dışı B.. T.. arasında adi ortalık kurulduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından bu tür davalarda dava açılırken husumet tüm ortaklara karşı yöneltilir. Dava dışı B.. T.."da kurulan adi ortaklığın bir ortağıdır. Öyle olunca mahkemece dava dışı ortak B.. T.."nun da davaya taraf olarak katılımı sağlanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlamadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.