1. Hukuk Dairesi 2009/10410 E. , 2010/928 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, çekişme konusu 579 ada 8 parsel sayılı taşınmazını, davalının kandırması sonucu tapuda satış yoluyla davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek davacıdan satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın taraf muvazaası niteliğinde bulunduğu, yazılı delille kanıtlanamadığı gibi, yemin teklifinde de bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.02.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..., tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, yurt dışında yaşadıkları dönemde aile içerisinde, evlat gibi büyüyen davalının ailenin tam güvenini kazandığını, eşi ...Himmetoğlu"nun rahatsızlığı nedeniyle yurda döndüklerinde, davalının ısrarları üzerine, eşi ...adına kayıtlı taşınmaz üzerine davalı tarafından bina yapılması için eşine vekaleten davalı ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlediklerini, bu sözleşmeye göre her katta iki daire olmak üzere yapılacak 5 katlı binada zemindeki bir daire ile 3.kattaki dubleks dairenin arsa sahibi olarak eşi... diğer dairelerin ise yüklenici davalıya ait olacağının kararlaştırıldığını, davalının, yapılacak binanın finansmanı sağlamak amacıyla bankadan kredi çekeceğini, bunun içinde teminat göstermesi gerektiğini, inşaat bitiminde taşınmazı geri vereceğine kendisini ikna etmesi üzerine, maliki olduğu 579 ada 8 parsel sayılı dükkan vasfındaki taşınmazın mülkiyetini tapuda satış yoluyla davalıya temlik ettiğini, satış bedeli ödenmediğini, davalının, devraldıktan sonra taşınmazı teminat göstererek bankadan kredi çektiğini, alınan kredinin de kendisinin hesabına yatırıldığını, hesabına yatırılan bu paranın binanın yapım işlerinde kullanıldığını, eşi öldükten sonra ise, davalının kandırması sonucu eşine vekaleten kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazı davalıya temlik ettiğini, davalının hile ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibi olarak eşine vermesi gereken iki daireninde maliki olduğunu, o dairelere yönelik olarak
Ayrı dava açtığını, çekişme konusu 8 parsel sayılı dükkan vasfındaki taşınmazın davalıya temlikinden sonrada içinde bulunan kiracıdan kira bedelini kendisinin tahsil ettiğini, en son kira bedelinin tahsilini istediğinde, davalının kira bedelinin kendisine ödenmemesi yönünde kiracıya talimat verdiğini öğrendiğini, sonrada davalı tarafından dava konusu dükkanın satışı için yerel bir gazeteye ilan verildiğini gördüğünü, tüm bu olaylardan sonra davaya konu dükkanının iade edilmeyeceğini anladığını, davalının kendisini kandırdığını, davalının hileli hareketi sonucu taşınmazı davalıya devrettiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yaparak olaya uygulanacak kanun hükümlerini tespit ve tayin etmek hakime aittir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve yukarıda değinilen olayların gelişme tarzı gözetildiğinde, davanın dayandırıldığı hukuki sebebin hile olduğu açık olup, taraf muvazaası olmadığı tartışmasızdır.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K"nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 02.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.