3. Hukuk Dairesi 2014/6634 E. , 2014/16057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 1.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/767-2014/52
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırımı davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile çocuklar için ödenen 50.00"şer TL iştirak nafakasının yetersiz olduğunu belirterek 200.00"er TL"ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iştirak nafakalarının 150.00"şer TL"ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1982 Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36.maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığı adı altındaki 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
HMK.nun 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
Somut olayda dosya kapsamından davalıya duruşma gününün bildirilmesi için çıkarılan davetiyenin iade edildiği, davetiye parçasına "iş yoğunluğu nedeniyle mahkeme günü geçtiğinden bila tebliğ için çıkış merciine iade" açıklamasının yazıldığı, mahkemece davalının yokluğunda ilk duruşmada karar verildiği anlaşılmaktadır.
"Hukuki Dinlenilme Hakkı" sağlanmadan taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunmaları için mahkemeye çağrılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz. Olayımızda davalıya yöntemine uygun olarak duruşma gününün bildirilmediği, savunma hakkının kısıtlandığı anlaşıldığından yokluğunda yapılan tahkikat sonunda oluşturulan hükmün sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.