21. Hukuk Dairesi 2015/2183 E. , 2015/20346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 23/09/2009-17/08/2011 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 23.09.2009-17.08.2011 tarihleri arasında geçen ve Kurum"a bildirilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 23.09.2009-09.12.2010 ve 04.03.2011-17.08.2011 tarihleri arasında davalı işyeri nezdinde geçen sigortasız hizmetlerinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 10.12.2010 tarihli davalı işyerince düzenlenmiş işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal etmiş olduğu, davacıya ait hizmet cetvelinde 15.11.2007-03.03.2011 tarihleri arasında davacı adına hizmet bildiriminde bulunulduğu, ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyerince 10/12/2010-03/03/2011 tarihleri arasında Kurum"a hizmet bildiriminde bulunulduğu, tespiti talep olunan ihtilaf konusu dönemde çakışan başkaca işyerinden bildirilmiş hizmetinin bulunmadığı, 01/08/1997 tarihinden itibaren “ unlu mamuller-imalat-satış” hizmetinden dolayı davalı işyerinin Kanun kapsamına alınmış olduğu, 10/12/2010 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile 03.03.2011 tarihli davacının imzasını havi istifa dilekçesinin dosyaya sunulduğu, 2011/1-3 aylarına ilişkin ücret bordrolarının sunulduğu, duruşmalarda davacı-davalı tanıkları ile re"sen belirlenen bordrolu davalı işyeri çalışanının tanık olarak dinlendiği, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda Mahkemece davacının davalı işyerinde geçen hizmetlerine ilişkin olarak düzenlenen ve de davacının imzasını içerir belirsiz iş sözleşmesi ile istifa dilekçesinin mevcudiyetinin göz ardı edilerek belirsiz süreli iş sözleşmesi ile davacı tarafından işyerinden 03.03.2011 tarihinden itibaren ayrıldığını belirten istifa dilekçesi üzerine atılı imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının araştırılmadan duruşmalarda dinlenen tanıkların beyanları arasındaki çelişkinin giderilmeden, davacının eylemli ve gerçek çalışmalarının hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; öncelikle belirsiz süreli iş sözleşmesi ve istifa dilekçesinde atılı bulunan davacı imzalarının davacı yönünden bağlayıcı olduğunun kabulünün gerekeceği göz önünde bulundurularak davacıya bu imzaların kendisine ait olup olmadığını sormak, davacının imzayı kabul etmesi halinde bu belgelerde işe başlama ve işyerinden ayrılma tarihleri öncesi ve sonrasında geçen hizmet sürelerinin tespiti istemini reddetmek, davacının belgeler üzerinde atılı imzayı kabul etmemesi halinde imzalar üzerinde grafolojik incelemede bulunmak üzere bilirkişiden rapor almak, rapor sonrası çıkacak sonuca göre tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından davalı işyerine ait ihtilaf konusu dönem içerisinde davalı işyeri bordrolarında sigortalı kaydı bulunan çalışanları re"sen belirleyerek bunların beyanlarına başvurmak, tanıkların beyanları ile yetinilmez ise ya da adreslerine ulaşılmaması halinde Sosyal Güvenlik Kurumu, Vergi idaresi, Belediye ve Emniyet Müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak ve özellikle işçilik alacaklarına ilişkin....İş Mahkemesi"nin 2011/1659 Esas sayılı dosyasını getirterek davacının hizmet sürelerine ilişkin dosya üzerinde incelemede bulunmak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davalı işyeri vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.