21. Hukuk Dairesi 2015/8540 E. , 2015/20392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 69.936.92.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/11/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına, temyizin kapsamı ve temyiz nedenlerine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 31.12.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 7,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkin olarak açılmıştır.
Maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin yerel mahkemenin önceki kararının, davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda, davalı taraça bir kısım ödeme yapılarak buna karşılık verilen belgenin ibraname mi yoksa makbuz hükmünde mi olduğunun yöntemince araştırılmasının gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, davacı tarafça manevi tazminat istemli olarak açılan davada birleştirme kararı verilmesi ile davacının maddi ve manevi tazminat istemleri değerlendirilerek, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm isabetlidir. Manevi tazminat istemi bakımından ise manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş kazası sonucu % 7,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının % 20 davalı işveren ile dava dışı üçüncü kişilerin ise toplam olarak %.80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 15.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Öte yandan harca tabi davalarda dava açılırken davacıdan başvurma harcı ile karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin olarak alınacağı, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranının yirmide bir olarak uygulanacağı Harçlar Kanunun 27, 28 maddelerinde düzenlenmiştir. Birleşen manevi tazminat istemli dava bakımından peşin harcın ödediğine ilişkin makbuz dosya içerisinde bulunmakla beraber, başvurma harcının yatırıldığına ilişkin bilgi ve belge dosya içerisinde mevcut değildir. Hal böyle olunca da başvurma harç noksanının giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu ortadadır.
Yapılacak iş davacıdan birleşen manevi tazminat davası bakımından başvuru harcının yatırıldığına ilişkin makbuz istenmek, başvurma harcının yatırılmadığının anlaşılması halinde noksan davacıya başvurma harcını yatırması için önel verilerek süresi içinde harç yatırıldığı takdirde, yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutularak, manevi tazminat istemi hakkında karar verilmek, verilen süre içerisinde başvurma harç noksanı tamamlanmadığı takdirde Harçlar Kanununun 30.maddeleri gereğince dosyayı işlemden kaldırmak (davaya devam etmemek) davacı üç ay içinde noksan harcını tamamlarsa, bununla aynı zamanda yenileme talebinde bulunduğu kabul edilerek davaya devam etmek, buna karşılık 3 ay içinde noksan harç tamamlanarak dava yenilenmediği takdirde HMK 150 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00.TL. Duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.