21. Hukuk Dairesi 2015/8825 E. , 2015/20395 K.
"İçtihat Metni"
K A R A R
Dava, 19.12.2004 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece; Dairemizin iş kazasının Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbar edilerek sonucuna göre işlem yapılması gerektiğine ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; Sigortalının ölümüyle sonuçlanan kaza iş kazası ise de kusur değerlendirilmesinin yapılabilmesi için istenen belgeler davacı tarafça sunulmadığı gibi davacı vekilince de karar duruşmasında tüm delillerin toplandığını, gelinen aşama itibariyle dosyadaki mevcut duruma göre karar verilmesi talebinde bulunduğu, davalı işverenin tazminattan sorumlu tutulabilmesi için meydana gelen kazada kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise kusur oranının belirlenmesi zorunlu bir unsur olup, dosyanın mevcut durumuna davalı işverenin kusur durumu tespit olunamadığından davacının davasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
./..
Gerçekten, sigortalının yolcu olarak içerisinde bulunduğu aracın işverence yurt dışındaki şantiyeden yurda dönüş için hava alanına gidilmek üzere temin edildiği ve sürücü hatası ile devrilmesi ile meydana gelen kazada sigortalının öldüğü, kazaya başka bir aracın karışmasının söz konusu bulunmadığı, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle iş kazası tespitine ilişkin kesinleşen ilamdan bellidir. Sigortalının geçirdiği kazanın iş kazası olarak tespiti ile birlikte kaza geçirilen aracın işverence temin edildiği ve işçi servis aracı olduğu hususlarının da davalı işveren bakımından kesinleştiği ortadadır. Zira olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 11/A (e) maddesinde açıkça gösterildiği üzere sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen olaylar iş kazası olarak nitelendirilirler. Keza 4857 Sayılı Yasanın 2/2 ve 506 Sayılı Yasanın 5.maddesi 2.fıkrasında açıkça belirlendiği üzere; araçlar işyeri kapsamında kabul edilmişlerdir. Şu duruma göre servis düzeninin bulunduğu bir işyerinde sigortalıların emniyetli ve güvenli bir şekilde işyerine götürülüp getirilmeleri işveren yükümünde olan bir sorumluluktur. İşverenin bu görevi kendi araç ve işçisiyle yapılabileceği gibi taşıma sözleşmesine bağlı olarak da yaptırması mümkündür. İşçi taşıma işinin işveren nam ve hesabına yapılması durumlarında, işçiye karşı sorumluluk doğrudan işverene aittir. Servis işini yüklenenle servisten yararlanan işçiler arasında, doğrudan hukuksal ilişki bulunmamaktadır. Bu nedenle; işverenin, taşıma sırasında doğrudan sorumlu olduğu gözetilmeksizin istemin reddi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Öte yandan İş ve Sosyal güvenlik hukuku ile ilgili düzenlemeler nitelikçe kural olarak kamu düzeniyle ilgilidir. Bu bakımdan, kusur ve hesap raporlarının alınması ve sair hususların incelenmesi davanın niteliği göz önünde tutularak, giderek gerçeğin saptanması yönünden tarafların istemlerine bakılmaksızın hakimin görevi gereğince resen yerine getirmesi gereken hususlardandır. Bu nedenle, somut olayda; Hukuk Mahkemeleri Kanunun 325. maddesinin öngördüğü prosedür işletilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği açık-seçiktir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazları ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davacılar yararına takdir edilen 1.100.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 17/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.