21. Hukuk Dairesi 2015/17608 E. , 2015/20423 K.
"İçtihat Metni" Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 19. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/06/2015
NUMARASI : 2013/482-2015/362
Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava; Uki Ul. Konf. İml. ve Tic. A. Ş.’"nin, Kurumun 6183 sayılı Kanun"a göre, 30/11/2011 tarih, 21.942.404 sayı 2009/18566 takip; 21.942.195 sayı 2008/28753 takip ve 21.941.999 sayı 2007/40712 takip numaralı takip dosyalarında takip edilen prim borçlarının tahsili amacıyla davacı adına çıkarılan ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının dava dışı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olması ve şirket hakkında verilen iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararının kalkması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davanın hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı, dosya içerisindeki 1995 ila 2003 yılları arasındaki ticari sicil kayıtlarına göre davacının dava dışı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olarak temsil ve ilzam yetkisiyle görevli bulunduğu, 2003 ila 2010 yılları arasındaki ticaret sicil kayıtlarının dosya içerisinde bulunmadığı ancak bu dönemler bakımından da davacının Yönetim Kurulu Başkanı olmadığına ilişkin bir itirazının bulunmadığı, dava dışı şirket hakkında İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/547 E. sayılı dosyasında 08/08/2007 tarihi itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararı verildiği, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 23/03/2012 tarihli kararıyla dava dışı şirketin iflasına karar verildiği ve aynı tarih itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verildiği, kararın 23. Hukuk Dairesi"nin 15/02/2013 tarihli ilamıyla onanarak kesinleştiği, 30/11/2011 tarih, 21.942.404 sayı 2009/18566 numaralı takip dosyasında takip edilen borcun 2008/4 ila 2009/1 dönemlerine ait prim borcu olduğu, 21.942.195 sayı 2008/28753 numaralı takip dosyasında takip edilen borcun 2003/2 ve 11, 2004/1 ve 9, 2005/3 ve 2007/8 ila 2008/3 dönemlerine ait prim borcu olduğu, 21.941.999 sayı 2007/40712 numaralı takip dosyasında takip edilen borcun 2007/4 ila 2007/7 dönemlerine ait prim borcu olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır. 6183 sayılı Yasa"nın 58/1. maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir.
5510 sayılı Kanun"un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun"un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanığını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere "üst düzey yönetici" kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu"nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir. Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi ünvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, ”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde; açıkça, haklı sebepler olmaksızın deyimine de ver verilmiştir. Yönetim kurulu üyeleri tarafından primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise, prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla şirketin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan yönetim kurulu üyeleri, borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı halinde, prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamazlar.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda, 5510 sayılı Kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer yasalardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan; iflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Yasasının 79’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek, önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Yasanın 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasaya göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç yasadan doğduğundan,
.../...
- mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
Bu bağlamda; İcra ve İflas Yasasının 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Yasanın 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, doğrudan Kanundan doğduğundan, yönetim kurulu üyeleri yönünden, 5510 sayılı Yasanın 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilebilecektir. Ancak, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin 1. fıkrasında; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.” Hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi "takip eden ayın sonuna kadar" olarak belirlemiştir. Bu madde çerçevesinde, erteleme sürecinden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye, dolayısıyla da müteselsil sorumluluk gerçekleştiğinden sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin sorumluluğunu etkilemeyecektir. Bir başka deyişle; iflasın ertelenmesi süreci öncesine ait prim borçları için şirketin iflasının ertelenmesi, üst düzey yönetici yönünden haklı neden oluşturmayacaktır.
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun 506 ve 5510 sayılı Kanunlara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi karşısında, dosya kapsamından ticaret sicil bilgilerine göre davacının borç döneminde imza ve ilzama yetkili yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı, dava dışı şirket hakkında 08/08/2007 tarihi itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararı verildiği, 23/03/2012 tarihi itibariyle dava dışı şirketin iflasına karar verildiği ve aynı tarih itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verildiği, tüm borç dönemleri bakımından davacının sorumluluk süresi içerisinde kalan kamu borçlarından dolayı 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde belirlenen "haklı sebep olmaksızın ödememe" hali kapsamında dava dışı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı; ancak dava dışı şirket hakkında 08/08/2007 tarihi itibariyle iflasın ertelenmesine ilişkin tedbir kararı verildiğinden davacının 08/08/2007 tarihi sonrasına ait prim borçlarını ödeyememesinin haklı neden teşkil edeceği ve bu tarih sonrasına ait Kurum alacağından sorumluluğunun bulunmayacağı, bu tarihten öncesine ilişkin Kurum alacağından ise dava dışı şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.