3. Hukuk Dairesi 2014/13063 E. , 2014/16233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalılardan ..."ün, babası ... adına tapuda kayıtlı... İli, ... İlçesi, Hürriyet Mahallesi, ...Köyü, Çeltikyeri Mevkii,... pafta ...Ada ...parsel sayıl... m² kargir ev ve bahçe niteliğinde olan taşınmaz üzerinde, belediyece kaba inşaatı tamamlanmış binayı toplam 30.000 TL bedelle müvekkile sattığını, kapora olarak 10.000 TL"ye anlaştıklarını, bakiyesinin tapu devri esnasında ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenle ilk olarak 600 TL ödeme yapıldığını ve devamında ise ..."ün banka hesabına 19.04.2011 tarihinde 9.400 TL havale yapıldığını, davalıların anlaşma şartlarına aykırı davranarak sürekli para taleplerinde bulunduklarını, bu nedenle müvekkilin davalılardan ..."e elden 01.07.2011 tarihinde 1.000 TL, 02.07.2011 tarihinde ise 500 TL ödeme yaptığını ve karşılığında ise yazılı belge aldığını, yapılan sözleşmeye ve davalılara güvenerek satın almış olduğu kaba inşaatın eksik kısımlarını yaptırmaya ve resmi işlemlerini tamamlamaya başladığını, davacı tarafından satın alınan kaba inşaat halindeki evin dayalı döşeli lüks ve oturmaya hazır bir şekle getirildiğini, davacının geçen zaman içerisinde ödemiş olduğu 11.500 TL kapora ve inşaat ruhsatı için yaptığı toplam 6.300,00 TL masraf ile, diğer masrafların toplamının 53.129,35 TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 53.129,35 TL"nin temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir..
Davalı ... dilekçesinde; davacının kendisine banka havalesi ile 9.400,00 TL göndermiş olduğunu, 600,00 TL ödeme yapmadığını, babası ...’e 1.500,00 TL ödemiş olduğunu, aralarındaki sözlü anlaşmaya göre masrafların alıcı davacıya ait olduğunu, davacının daireyi inşaat halinde almış olduğunu, davacının masrafları kendi isteğine göre yaptığından kendisi ile bir ilgisi olmadığını, davacının kendisine 10.900,00 TL ödediğini kabul ettiğini, diğer masrafları kabul etmediğini, davacıyla söz konusu dairenin bedeli olarak 30.000 TL’ye anlaştıklarını, bakiye 19.100 TL"nin ödenmesi durumunda dairenin satışını alabileceğini, davacının ödeme yapmamak için kötü niyetli olarak dava açtığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... dilekçesinde özetle; açılan dava ile ilgisinin olmadığını, asıl konunun oğlu olan diğer davalı ... ile ilgili olduğunu, dava konusu taşınmaz içerisinde boş olan bir kısmı oğlu ..."e ev yapması için verdiğini,...in bu amaçla ...Belediyesinden alacağına karşılık anahtar teslim olmak üzere ev yapımı konusunda anlaştığını, evin kaba inşaatı bittikten sonra..."in davacı ile 30.000 TL karşılığında evin satımı konusunda anlaştığını, satış yapılırken yanlarında bulunmadığını,..."in evin satımı sırasında 10.900,00 TL parayı peşin aldığını, kalan 19.100,00 TL "nin ise tapu devir işlemleri yapıldığı sırada ödenmesi hususunda sözlü anlaşma yapıldığını, kendisinin de toplam 1.500,00 TL ödemeyi ..."ün alacağına karşılık aldığını, talep edilen 53.129,35 TL gideri kabul etmesinin mümkün olmadığını, giderlerin davacı tarafından karşılanması halinde tapuyu devretmeye hazır olduğunu, dava konusu evin yapımı ve satımı ile bir ilgisi olmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
Mahkemece; ""...davalı baba ... davacı ile davalı ... arasındaki sözleşmeye sonradan rıza göstermiş olduğu, ki gayrimenkul için oğlu adına para alması bunu göstermektedir. Davacının davasını yukarıda açıklanan sebeplerle sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında değerlendirilerek iyiniyetli davacının yapmış olduğu zorunlu ve faydalı masrafları isteyebileceği, bu kabulün geçersiz olan sözleşmede tarafların karşılıklı olarak aldıklarını iade mükellefiyetinin doğal sonucu olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1987/511 Esas, 1988/91 Karar, 10.02.1988 tarihli ilamı ile de kabul edilen bir olgu olduğu anlaşıldığından davacının açmış olduğu davasının benimsenen bilirkişi raporlarında belirlenen zorunlu giderlerin karşılığı olarak 22.618,01 TL" lik kısmının kabulü ile fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir."" gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçersiz (harici) satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin ve taşınmaza yapılan masrafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
HMK"nun 26. maddesi uyarınca; "Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmü getirilmiştir.
Yine HMK.nun 297/2 maddesi uyarınca; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü kanunda yer almaktadır.
Somut olayda, taraflar arasında harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın satıldığı, satış bedeline mahsuben bir kısım bedelin ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı hususu tarafların kabulündedir.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için MK. eski 634. madde yeni 706 md., BK.213 Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.
Mahkemenin gerekçeli kararında her ne kadar bu hususa değinilmiş ise de, bu konuda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmaması ve davacı tarafından dava konusu harici satış sözleşmesi gereğince ödenen bedel hakkında bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı; mahkemece benimsenen bilirkişi raporu, davacı tarafından yaptırılan imalatların bedellerini hesaplamakla yetindiği, davacı tarafından dava konusu taşınmaza yapılan masrafların hangilerinin zorunlu hangilerinin faydalı masraf olduğu ayrıntılı olarak belirlenmediğinden hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.
Olayda; davacının resmi olmasa da bir sözleşme ile taşınmaz satın aldığı, taşınmazın devrinin sağlanacağı inancı ile bazı masraflar yaptığı diğer bir deyiş ile zilyet olduğu sürede iyiniyetli olduğu açıktır; bu durumda davacı TMK"nun 723.maddesi gereğince yaptığı zorunlu ve faydalı masraf bedelini talep edebilecektir.
Zorunlu giderler, bir şeyin muhafaza ve işletilmesinin gerektirdiği, diğer bir deyimle muntazam bir idare veya işletmenin, malın yada veriminin korunması, telef ve ziyanının önlemesi için yapılmasında zorunluk duyduğu giderler olup (örneğin evin çatısının tamiri gibi), buna karşılık faydalı giderler ise sadece şeyin değerini artıran giderlerdir. Bu giderler şeyin muhafazası ile ilgili değildir. Yani, bu giderler yapılmasa da o şeyde eksilme olmayacaktır.
Buna göre, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi dışında konusunda uzman bir bilirkişi veya kuruluna tevdii ile, davacının dava konusu taşınmaza yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların ayrıntılı bir şekilde tespit edilmesi suretiyle, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmaza yaptığı imalat masrafları yanında bir takım masraflar da (işçilik ve imalat için işçilere yapılan yiyecek ve taşıma giderleri) yaptığını ileri sürerek ve bunlara ilişkin bir takım belgeler sunmuş olmasına, ayrıca talep edilen bedelin faizi ile birlikte tahsilini talep etmesine rağmen, mahkeme gerekçesinde davacının bu talepleri hakkında herhangi bir olumlu veya olumsuz değerlendirmenin yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.