Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2008/16830
Karar No: 2010/4779
Karar Tarihi: 01.04.2010

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2008/16830 Esas 2010/4779 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2008/16830 E.  ,  2010/4779 K.

    "İçtihat Metni"

    .....

    Davacı .... vekili, rücuan alacak isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalı .......vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) 12.09.2004 günü karayolunda seyretmekte olan davalı ...’ün, kullandığı ve davalı ... tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan kamyonun direksiyonunu, sol tarafta bulunan dinlenme tesisine girmek için birden çevirerek sol şeride geçmesi üzerine, davalı işveren ......ait olup, davalı ... Şirketi’nce aynı kapsamda sigortalanan kapalı kasa kamyonetle karşıdan gelen sürücü sigortalı.....çarpışması sonucunda, davalı işverene ait kamyonette bulunan ve söz konusu şirket çalışanları olan sigortalılardan ....yaşamlarını yitirdikleri,....sürekli iş göremezlik durumuna girdiği, ...... yaralandığı, davalı işverence görevlendirilen bu sigortalıların İstanbul’da bayan tekstil imalathanesinin makine teçhizat kurulumunu yaptıktan sonra ....’e geri dönerlerken trafik - iş kazasının meydana geldiği, 1994 yılında üretilen kamyonete ait motorlu araç trafik belgesinde istiap haddi iki kişi olarak yazılı bulunmasına karşın, daha sonra iç oturma düzeninin değiştirilip dönüştürme işlemi yapılarak içine iki sıra şeklinde koltuklar monte edildiği ve yolcu kapasitesinin artırıldığı anlaşılmakta olup, dava; zararlandırıcı sigorta olayı sonucu yaşamlarını yitiren sigortalıların hak sahipleri ile sürekli iş göremezlik durumuna giren ve yaralanan sigortalılara yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi gereğince davalılardan teselsül hükümlerine göre rücuan alınması istemine ilişkindir.

    ./......


    Davalı ...’ün sanık sıfatıyla yargılandığı ceza davası dosyası içerisinde yer alan iki adet raporda ve sigortalı ...... yönünden Kurumca açılan rücu davasında düzenlenen birinci ve üçüncü bilirkişi raporlarında kazanın meydana gelmesinde davalı ...’ün %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; anılan rücu davasındaki ikinci raporda ise,.... Yönetmeliği hükümlerine aykırı davranıldığı ve taşıma kapasitesi üzerinde yolcu nakli yapıldığı gerekçesiyle kusurun %30’unun davalı işveren şirkete, %70’inin davalı ...’e yüklendiği; sigortalılar .....yönünden açılan üç farklı rücu davasında alınan üç farklı bilirkişi raporunda da kusurun tümüyle davalı ...’e ait olduğunun bildirildiği; sigortalı.... ilişkin olarak açılan rücu davasında ise, dönüştürme işleminin onaylı projeye dayanmadığı ve trafik tescil onayının bulunmadığı gerekçesiyle davalı işveren şirketin %60, davalı ...’ün %40 oranında kusurlu olduğu yönünde bilirkişi raporu düzenlendiği, anılan beş farklı rücu davasının birleştirilerek görüldüğü mahkemece yürütülen yargılama sonunda; davalı ...’ün tamamen kusurlu olduğu saptamalarını içeren raporlara dayanılarak, davalılar....... hakkındaki dava reddedilip, diğer iki davalı yönünden istemler kısmen hüküm altına alınmıştır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (dış tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas - 2006/106 Karar numaralı kararı ile 26’ncı maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibarelerinin Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ve giderek elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması; iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı 21.03.2007 gününden sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26’ncı maddedeki anılan ibarelerinin iptali ile Kurumun rücu hakkının, kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna karşılık gelen tutarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gereklidir.
    Bu bağlamda hemen belirtmek gerekir ki; 506 sayılı Kanun uyarınca açılan rücuan tazminat davalarına ilişkin olarak süregelen uygulamada olduğu gibi, maddi zarar (dış tavan) hesabı yapılması gerekmediği gibi; tazmin sorumlusunun sigortalıya veya hak sahiplerine yapmış olduğu her türlü ödemenin Kurumun rücu alacağından düşülmesine olanak bulunmadığı da göz önünde tutulmalıdır. Zira, bu tür rücu davaları Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce halefiyet esasına göre açılmakta iken, iptal kararından sonra kanundan doğan bağımsız rücu alacağına dönüşmüş olup, yasa maddesi bu haliyle yorumlandığında peşin sermaye değerli gelirlerde oluşan artışların istenilemeyeceği sonucuna ulaşılacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur.
    .......

    Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; öncelikle belirtilmelidir ki, tüm dosya içeriğine göre, sürücü sigortal.....kazanın gerçekleşmesine kusurlu eylemi ile sebebiyet vermediği, bir başka anlatımla kusursuz olduğu belirgindir. Diğer taraftan, yargılama aşamasında düzenlenen raporlar arasında çelişki bulunduğu gibi, davalı işveren şirketin kusur ve sorumluluk durumunun yeterince irdelenmediği de açıktır. Bu bakımdan; gerekli tüm bilgi ve belgeler getirtilerek araçtaki değiştirme/dönüştürme işleminin yöntemince yerine getirilip getirilmediği, bu konudaki yasal mevzuat düzenlemeleri kapsamında incelenmeli; dönüştürme işlemi ile gerek kazanın gerçekleşmesi (zararlandırıcı eylem), gerekse meydana gelen zararlı sonuç arasında nedensellik bağı kurulup kurulamayacağı yönünden irdeleme yapılmalı; araç üzerindeki dönüştürme işleminin uygun olmadığı benimsendiği takdirde, yasal mevzuat hükümlerine uygun teknik özelliklere sahip araçla yapılan taşıma/nakil işinde de aynı zararlı sonucun meydana geleceğinin saptanması durumunda artık işverenin sorumluluğunun söz konusu olmayacağı gözetilmeli, 506 sayılı Kanunun 26., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddeleri kapsamında kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi için iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman farklı kişilerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna yöntemince kusur incelemesi yaptırılmalı, daha sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgulara göre, yaşamlarını yitiren sigortalıların hak sahiplerine ve sigortalı....bağlanan gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerleri ile sosyal yardım zammı toplamlarının, açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminine olanak bulunan kısımları tespit edilerek elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Kuşkusuz; işbu bozma ilâmına konu ilk karara karşı temyiz yoluna başvurmayan davalı ... yönünden, davacı Kurum yararına oluşan usulü kazanılmış hak olgusu ile davalı ....... tarafından hak sahiplerine ve sigortalı ....yapılan tazminat ödemeleri ve poliçe limiti ile sorumluluk ilkesi de dikkate alınmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı Kurum vekili ile davalı .... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan.....iadesine, 01.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    ....




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi