3. Hukuk Dairesi 2014/8418 E. , 2014/16254 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2012/368-2013/539
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; davaya konu 111pafta 683ada 15 parsel sayılı taşınmazın 218/30000 hissesinin müvekkili T.. A.., 217/30000 hissesinin B.. D.. adına kayıtlı iken taşınmazın satışı talep edildiğinde tapu kaydında ""S.. B.. Vakfından"" olduğu belirtildiğinden müvekkili tarafından 3.600TL taviz bedeli ödendiği, oysa belirtilen vakfın gayrı sahih vakıf, taşınmazın da miri arazi üzerinde olduğunu iddia ederek haksız tahsil edilen taviz bedelinin iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu taviz bedelinin Vakıflar Kanununun 18. Maddesine dayalı olarak tahsil edilen bir bedel olduğunu, istirdadının söz konusu olamayacağını, dava konusu taşınmazın sahih vakıflardan olup taviz bedeline tabi olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 3.600TL taviz bedelinin ödeme tarihi olan 19.01.2012 den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesinde; “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de mukataalı vakıf; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.
Hal böyle olunca; somut uyuşmazlığının çözümü için, kayda işlenen S.. B.. Vakfı’nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ve aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılması gerekir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu, vakfın niteliğinin belirtilmesi açısından hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi ve hukuki durumları ayrı ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı vs. hususların keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır.
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Davaya konu taşınmazın ilk tesisten itibaren durumu gösterir tapu kaydı celbedilip, vakfiye örneği de değerlendirilerek yukarıda anlatılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurulduktan sonra sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.