1. Hukuk Dairesi 2015/11724 E. , 2015/12889 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, malik olduğu 478 ada 32 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazını dava dışı Mesut Yokarı’ya 5 yıllığına yed-i emin deposu olarak kullanılmak üzere kiraladığını, ancak haricen yaptığı araştırma sonucu belli bir süre sonra işletmenin el değiştirip, davalı tarafından çekişme konusu taşınmazla ilgili kendisinin de taraf olduğu sahte kira sözleşmesi düzenlenerek ve bu sözleşme kullanılarak Belediye’den iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alındığını öğrendiğini, davalı ile aralarında sözlü veya yazılı herhangi bir kira sözleşmesinin bulunmadığını, davalının taşınmazda fuzuli şagil olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi, aşamada verdiği ıslah dilekçesi ile davalının fiilen işgal ve kullanımında olan 478 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32 parsel sayılı taşınmazların tamamına yapılan elatmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı kira sözleşmesine dayalı olarak kullandığını, fuzuli şagil olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya ait taşınmazları haksız olarak kullandığı, taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 478 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32 parsel sayılı taşınmazların davacı adına kayıtlı olduğu, davacı ile dava dışı ... arasında 20/09/2011 tarihli sözleşme ile dava konusu boş arsa vasıflı taşınmazların aylık 1250-TL bedelle kiraya verildiği, kiralanan taşınmazın yed-i emin deposu olarak kullanıldığı, 09/05/2012 tarihli kira sözleşmesinde ise kiracı olarak Eyüp Vurur, kiralayan olarak..., ... ve kefil olarak ... imzasının bulunduğu, davacının şikayeti üzerine ... Cumhuriyet Savcılığının soruşturma dosyasında alınan 05/09/2013 tarihli ekspertiz raporu ile bu sözleşmedeki kiralayana ait imzanın sahte olduğunun anlaşıldığı, ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/25 Esas sayılı dosyasında ... ve ... özel belgede sahtecilik suçundan yargılandıkları, yargılamanın halen devam ettiği, ... İcra Müdürlüğü’nün 2012/1850 Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından ... ve ... aleyhine örnek 13 ödeme emri ile 20/09/2011 tarihli kira kontratı baz alınarak tahliye talebiyle birlikte 2011 yılı 9-12 ve 2012 yılı 1-6. ayları kira paralarına ilişkin takip yapıldığı, ... İcra Müdürlüğü’nün 2013/534 Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından ... ve davalı ... hakkında tahliye ve haciz talepli olarak ilamsız takip yapıldığı, ... İcra Müdürlüğünün 2013/2395 Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalı ... ve ... aleyhine örnek 13 ödeme emri ile 20/09/2011 tarihli kira kontratı baz alınarak tahliye talebi ile birlikte 2012 yılı 6-12 ve 2013 yılı 1-9 ayları kira paralarına ilişkin takip yapıldığı, bu takipteki tahliyeye ilişkin taleplerinde “09/05/2012 tarihli kira akdinde alacaklının imzası yönünden sahtelik iddiamız geçerli ve saklı olmak üzere 20/09/2011 başlangıç tarihli kira akdi uyarınca kiracı ve kiracının devrettiği ... kira borçlarını ödemesi aksi halde temerrüt sebebi ile kira akdinin feshedileceği” ibaresinin bulunduğu, ... İcra Müdürlüğünün 2013/2882 Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından ... ve ... aleyhine örnek 13 ödeme emri ile 20/09/2011 tarihli kira kontratı baz alınarak tahliye talebi ve 2013 yılı 9-12 ayları kira bedellerine ilişkin takip yapıldığı, Torbalı 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/130 Esas sayılı takip dosyası ile davacı tarafından ... ve davalı ... aleyhine örnek 13 ödeme emri ile 20/09/2011 tarihli kira kontratı baz alınarak tahliye talebiyle birlikte 2013 yılı 10-12 ve 2014 yılı 1.ayları kira bedellerine ilişkin takip yapıldığı,Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/308 E. sayılı dosyası ile davacı tarafından ... aleyhine ..."dan kaynaklanan kiralananın tahliyesi istemi ile dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve TMK 683. maddesinde düzenlendiği üzere; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir”
Ne var ki, taraflar arasında kira ilişkisinin geçerli bulunduğunun saptanması halinde davalının çekişmeli taşınmazı işgalinden söz edilemez.
Somut olayda, davacı tarafından 20/09/2011 tarihli kira sözleşmesinin kabul edildiği, ayrıca davacı tarafından davalı ... ve dava dışı ... ile kefil olarak imzası bulunan Hacı ... hakkında dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak kira ilişkisine dayanılarak birden fazla icra takibi yapıldığı, yapılan takipler sonucu özellikle 2012 yılının 11. ayından itibaren davalı ... tarafından kira bedellerinin davacının banka hesabına yatırıldığı, bu durumda taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı, taşınmazına davalı tarafından yapılan el atmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazda kiracı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Yargılama sonucunda taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında, öncesinde kira sözleşmesi olduğu davacının yapmış olduğu icra takipleri ile anlaşıldığı gibi sayın çoğunluğun da kabulündedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık tektir. Bu uyuşmazlık ise davacıların maliki olduğu taşınmaza yapılan müdahalenin haklı olup olmadığıdır.
Görev kamu düzenini ilgilendirir. Bu nedenle hakim görevli mahkemeyi resen belirlemeli uyuşmazlığın çözümü mahkemenin görevine girmiyorsa görevsizlik kararı vermelidir.
Davacı her ne kadar davasını fuzuli işgal nedeniyle müdahalenin meni davası olarak açmış ise de HMK 33. maddede belirtildiği üzere "Hakim, Türk hukukunu res"en uygular." ilkesi gereğince "olayların anlatımı taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir" bu nedenle hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmalı uyuşmazlığın niteliğini belirledikten sonra yine HMK 2 ve 4. maddeleri gereğince uyuşmazlığın çözümünde görevli değilse görevsizlik kararı vermelidir.
Görevsiz mahkeme, dosyanın esasına girerek davanın esastan reddine veya kabulüne karar veremez. Ayrıca taraflar arasındaki (bir tek) uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi sonucunda mahkemenin görevli olmaması üzerine görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddi veya kabulü yoluna gidilmesi durumunda davacı bir kez de görevli mahkemede aynı davayı açacak bu da "usul ekenomisine" uygun olmayacak, HMK 331/2. maddede belirtilenin aksine davacı iki kez vekalet ücreti ve yargılama gideri ödemek zorunda kalacaktır.
Somut olaya gelince; hakim hukuki nitelendirmeyi doğru olarak yapmamış, kira sözleşmesine geçerlilik tanımamış uyuşmazlığı esastan çözmüştür. Yerel Mahkeme Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesi gerekirken davanın esastan kabulüne karar vermiştir. Yanılgılı olarak verilen bu kararın bu gerekçeyle bozulması gerekirken davanın reddi gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne yukarıdaki gerekçelerle katılmıyorum.