3. Hukuk Dairesi 2014/8557 E. , 2014/16291 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK(TİCARET) MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2014
NUMARASI : 2012/206-2014/240
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; sayacın içerisinde kumanda devresi bırakılarak kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesi ile 6.046,10 TL"lik fatura kesildiğini, kesilen faturanın usule aykırı olduğunu, müvekkilinin söz konusu yerin fiili kullanıcısı olduğunu, her ne kadar abonelik 3.şahıs adına ise de kendisinin kullanımında olduğu için iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, müvekkilinin kaçak elektrik kullanıldığı iddiasının doğru olmadığını, mühürlerin sağlam olduğunu, sayacın söküldüğünü, davalı kurumda olduğunu belirterek, 6.046,10 TL oranında davalı kuruma borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir .
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani, dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.(06.12.2013 Tarih 2013/19-396 Esas , 2013/1655 Karar Sayılı İlam )
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Somut olayda; davacı fiili kullanıcı olduğundan bahisle kaçak tespit tutanağına dayalı olarak tahakkuk ettirilen tutardan sorumlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Kaçak tespiti yapılan yere ilişkin aboneliğin dava dışı A.. E... isimli kişiye ait olduğu, dayanak 23.01.2013 günlü kaçak elektrik tespit tutanağında da davacının isminin hiçbir şekilde geçmediği, kaçak tahakkukunun abone A...K.. adına olduğu, davacının fiili kullanıcı olduğunu da ispatlayamadığı anlaşılmıştır .
Bu nedenle; davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığından bahisle dava şartı yokluğundan 6100 Sayılı HMK 114/h, 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken; esasa girilerek davanın kabulü cihetine gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup; bozmayı gerektirir .
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.