3. Hukuk Dairesi 2014/17997 E. , 2014/16307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2013/102-2013/303
Taraflar arasında görülen ziynet ve eşya alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı G.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin davalı B.. G.. ile evlenmesi sırasında davada dayanılan çeyiz senedinin düzenlendiğini, bu senedi davalı eşi ile birlikte babası olan diğer davalı G.. G.."ün de imzaladığını, davalıların bu çeyiz senedi ile birlikte, on yedi kalemden oluşan eşya ve altınları vermeyi kabul ve taahhüt etmelerine karşın davacıyı evden kovduklarını, yurt dışında verilen kararla tarafların boşandıklarını, bu kararın tenfizi için de dava açıldığını, davalıların vermiş olduğu çeyiz senedinin bağışlama taahhüdü niteliğinde olduğunu belirterek, eşyaların aynen iadesini, mümkün değilse belirlenecek değerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı G.. G.. vekili, davanın yersiz ve dayanaksız açıldığını, iddia edildiği gibi, davacının mehir senedindeki eşyaları ve altınlarının alınarak evden atılmadığını, eşlerin evlendikten sonra kendi evlerine taşınıp senette yazılı eşyaları burada kullandıklarını, davacının evde bulunan eşyalarını alabileceği halde, bunu yapmayarak dava açma gereği duyduğunu, dava konusu edilen altınların da düğün sırasında davacıya hediye olarak takıldığını, davacının bu altınlarını alamadığı ve götüremediği iddiasını kanıtlamasının gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı B.. G.., duruşmalara katılmamış ve bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalı B.. G.. hakkındaki davanın atiye bırakılması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı G.. G.. yönünden davanın kısmen kabulü ile toplam 3.660 TL değerindeki ev eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, ziynet eşyalarına ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine 6.Hukuk Dairesinin 18.09.2012 tarih ve 2012/8691-11702 sayılı ilamı ile “Dosya kapsamı itibariyle davacı ile davalılardan B.. G.."ün 1997 yılında evlenmeleri sırasında 16.8.1997 tarihli “mihir eşya senedi” başlıklı bir belge düzenlenmiş, bu senet ile davalılar toplam 2.795 TL değer takdir edilen dava konusu onyedi kalem eşya ve ziyneti, davacının, babasının evinden getirdiğini, ilerde taraflar arasında herhangi bir ayrılık zuhur ettiğinde mehir eşyalarının piyasa fiyatına göre, davacıya iade edeceklerini kabul ve taahhüt etmişlerdir. Tarafların evlendikten sonra yurt dışında yaşadıkları sırada, Dortmund yerel mahkemesinin verdiği kararla boşanmalarına hükmedilmiştir. Karar, Türkiye"de tenfiz aşamasındadır. Söz konusu mehir eşyaları taraflar arasında senede bağlanmış olup, davalılar açısından bağlayıcıdır. Dolayısıyla, davalılar senette belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar. Davacının ortak konuttan ayrılarak yine yurt dışında yaşayan kardeşlerinin yanına kendi isteği ile gitmiş olması, davalıların senetten doğan hukuki sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Diğer yandan, dava konusu eşya ve ziynetlere ilişkin senet düzenlendiğinden senet gereğinin yerine getirildiği konusunda tanık dinlenmesi ve tanık beyanlarının hükme esas alınması mümkün değildir. Senette eşya ve ziynetlerin davacıya ait olacağı kararlaştırıldığından, davalıların sözleşmeye aykırı davranmaları halinde bunların iadesinden ya da bedellerinden sorumlu tutulmaları gerekir. Davalılar dava konusu eşya ve ziynetlerin davacıya iade edildiğini sundukları delillerle kanıtlayamamışlardır. Bununla birlikte davalı vekili 04.03.2009 tarihli delil listesinde “ve diğer tüm yasal kanıtlar”demek suretiyle yemin deliline de dayandığından, davalı yana ziynet eşyalarının davacıya iade edildiği konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece uyuşmazlıkta ispat külfetinin davalı tarafta olduğu gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davalı B.. G.. hakkındaki davanın atiye bırakılması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı G.. G.. aleyhine açılan davanın ise kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı G.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, uyulan bozma kararı uyarınca hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak; Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297.maddesi (HUMK.388.md), hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir.
İstem hakkında karar verilirken, istenilen eşyaların her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık, şüphe ve infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Mahkemece, hüküm kısmında bedelinin tahsiline karar verilen ziynet ve ev eşyalarının cins, nitelik, miktar (gram ve ayarı) ve değerlerinin, ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm verilmesi doğru değildir.
Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu edilen ev ve çeyiz eşyalarının bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu ise davanın kabulü ile bilirkişi raporunda geçen altın ve ziynet eşyalarının davalıdan alınarak davacıya aynen verilmesine, aynen ifası mümkün olmadığı takdirde bu bilirkişi raporlarında geçen çeyiz eşyası ve ziynet eşyalarının toplam değeri olan 31.687,98 TL"nin tahsiline karar verilmiştir.
Somut olayda, dava dilekçesine, taraf ve tanık beyanlarına bakıldığında talep edilen ziynet eşyalarının "gramları" konusunda bir açıklık olmadığı görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, gram ve ayar belirtilmeden, tamamen tahmini, ortalama bir ölçü alındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; talep edilen ziynet eşyalarının gramlarına ilişkin bir araştırma yapılmadan, taraf ve tanıklara bu hususta açıklama yaptırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı olarak, davacı vekili dava dilekçesinde 267 ada 12 ve 13 nolu parsellerin davalı G.. G.. tarafından muvazaalı olarak dava dışı F.. T.."a devredildiği gerekçesiyle taşınmazlar üzerine tedbir konulmasını talep etmiş, mahkemece sözü geçen taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla 31.10.2007 tarihinde tedbir konulmuştur. Dava dışı F.. T.."un talebi üzerine, mahkemece 22.10.2012 tarihinde tedbire konu taşınmazlarda malik olarak görünen F.. T.."un davada taraf olmadığı gerekçesiyle tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ne var ki, mahkemece; 22.10.2012 tarihinde tedbirin kaldırıldığı nazara alınmadan taşınmazlar üzerine 31.10.2007 tarihinde konulan tedbirin devamına dair karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.