3. Hukuk Dairesi 2014/6994 E. , 2014/16352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı idare tarafından kendisine 19.717,62 TL borç çıkarıldığını beyanla, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; fark tahakkuk tutanağının usulüne uygun olarak hazırlandığını, çarpan farkından dolayı fark faturası çıkarıldığını, kurumun bir kusurunun bulunmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahalli Mahkemece; davacının borcunun, davalı kurum tarafından takılan elektrik sayacının yanlış programlanmasından kaynaklandığını, davacının kendisine gönderilen elektrik faturalarını düzenli olarak ödediğini, ancak (24) yıl sonra davacıya geçmiş dönemlere ait elektrik borcunun çarpan farkından dolayı yeniden hesaplanmak suretiyle 19.717,62 TL olarak bildirildiğini, bu borcun oluşumunda davacının bir kusurunun olmadığını, davalı kurumun uğramış olduğu zarara sebebiyet verenlerin davalı çalışanlarından kaynaklandığını, davalının çarpan farkını çalışanlandan istemesi gerektiği kanâatiyle; davacının davalıya çıkarılan fark faturasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan temyiz incelemesi sonunda; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28/06/2010 tarih, 2009/12530 Esas, 2010/8152 Karar sayılı ilâmı ile; “dava konusu elektrik sayacının eksik kaydettiğinin mahkemeninde kabulünde olduğu, bu durumda, sayaç tarafından kaydedilmemiş olmakla birlikte davacının kullanmış olduğu elektrik enerjisi bedelinden sorumlu tutulması gerekeceği, aksi takdirde davacı, bedelini ödemeden kullandığı elektrik enerjisi karşılığında sebepsiz zenginleşmiş olacağı, bilirkişi raporu ve ek rapor tanzim edilerek dosyaya sunulmuş ise de; bu raporların yeterli incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı; o hâlde; mahkemece, elektrik enerjisinin kullanıldığı dönemler itibariyle uygulanması gereken ilgili yönetmelik hükümleri de gözetilerek konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek, olayda tarafların müterafik kusurlu olup olmadıkları hususu üzerinde de durulmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; bilirkişiden alınan 16/05/2011 tarihli raporda; “abonenin elektrik sayacının akım trafo değerlerinin 60/5 amper olduğu, buna göre sayaç çarpan oranının (12) olması gerekirken kurum bilgi işlem kayıtlarında (1) olarak geçtiği bu nedenle kullanılan elektrik miktarının (12) çarpan oranına göre (12) katı alınması gerekirken alınmadığı, bu durumun davacının hatasından kaynaklanmadığı, dolayısı ile kusurunun bulunmadığı, 1986 ila 2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ödenen elektrik bedelinin mahsubu sonrasında kalan elektrik kullanım bedelinin gecikme faizi tahakkuk ettirilmeksizin faizsiz (geriye yönelik 10 yıllık süre için) 16.860,81 TL tutarında olduğunun rapor edildiği, alınan ve itibar edilen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın davalı kuruma 16.860,87 TL borçlu bulunduğunun tespitine karar verilmiştir.
Herşeyden önce; usul hukuku açısından; dava menfi tespit davası olmasına rağmen davacının borçlu olmadığı miktar açısından olumsuz tespit kararı kurulması gerekirken, davacının borçlu olduğu miktar için olumlu tespit kararı kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin, çarpan farkını yanlış uygulayarak (12 yerine 1 çarpanı) hatalı ödeme bildiriminde bulunması nedeniyle, bu olayda kusuru bulunmayan davacı abonenin tahakkuk ettirilen fatura bedelinden sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle; davanın yasal dayanağını oluşturan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 44. maddesi ile Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinin irdelenmesinde yarar vardır.
09/11/1995 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin “Abonenin Kusuru Dışındaki Hususlar” başlıklı 44. maddesinde; “Abonenin kusuru dışında olan hususlara kaçak elektrik işlemi uygulanmaz. Ancak kaçak ve usulsüz elektrik kullanımı dışında kalan hatalı okuma, hatalı hesaplamalar sonucunda şirket veya müşteri lehine doğan alacaklarda doğru kaydetmiş sayaç değerleri var ise sayaç değerleri, yok ise 41. maddeye göre ortalama aylık tüketim hesaplanarak ait olduğu tüketim dönemlerindeki birim fiyatlar dikkate alınmak suretiyle fatura düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğini yürürlükten kaldırarak 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde ise; “Ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.
Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24. madde hükümleri uygulanmaz.
İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç (10) iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır.
İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi hâlinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren (10) iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları perakende satış şirketi tarafından en geç (3) iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir.
İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması hâlinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde; anılan hükümlerin, yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği, dolayısıyla gerek önceki yönetmelik gerekse de yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği ortadadır.
Ancak, (davacı yanında) davalı şirketin endeks okumalarında çarpan farkını yanlış uygulaması nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabittir. Akım trafosunun dönüştürme oranının hatalı olması nedeniyle (12 çarpan sayısı yerine 1) eksik tüketim faturalandırılmasında, davalı tarafından yapılması gereken dikkat ve ihtimamın başta ve sonraki sürede yapılmaması, yapılmış ise eksik veya hatalı yapılması yada sayaç okumalarında fark edilmemesi gibi sebeplerden dolayı (davacı ile birlikte) davalının da kusurlu olduğu, dolayısıyla BK"nun 98/2. maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK"nun 44. maddesi uyarınca (davacı ile birlikte) davalının da müterafik (%50) kusurlu olduğu açıktır. (HGK"nun 22/05/2012 gün ve 2002/19-340 Esas, 2002/420 Karar, 13. Hukuk Dairesinin 19/01/2004 gün ve 2003/321 Esas, 2003/72 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. )
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda konusunda uzman (üçlü) bilirkişiden rapor alınarak, belirlenecek tüketim bedelinden, (davacı yanında) davalının da müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle 44.maddesi uyarınca (6098 Sayılı TBK"nun 114/2. Maddesi delaletiyle 52..maddesi) asıl alacakdan %50 indirim yapılması suretiyle, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.