Davacı, 10.08.2000 tarihinde geçirdiği kaza sonucu maluliyetinin tespitine, iş görmezlik geliri bağlanmasına ve maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan S.K. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 10.08.2000 tarihinde davalılardan S.K.’a ait işyerinde geçirdiği iş kazası nedeniyle çalışma gücünde meydana gelen eksilmenin tesbiti, işgöremezlik geliri bağlanması,bağlanacak aylıktan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin tahsili,03.05.1999 tarihinden itibaren davalı R.K. yanında sigortalı olarak çalıştığının tesbiti ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL maddi ve ek dava ile 20.000 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, 12.04.2004 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebinden feragat etmiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı S.K.dan alınarak davacıya ödenmesine,davalı R. K. yönünden açılan davanın reddine,sigortalılığın tesbiti ve işgöremezlik aylığı bağlanması talebi SGK’ca yerine getirildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,davacı maddi tazminat talebinden feragat ettiğinden maddi tazminata ilişkin talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 10.08.2000 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı olay nedeniyle SGK"ca tahkikat yapıldığı S.K."ın işveren olduğuna ve olayın iş kazası olduğuna karar verilerek davacının çalışma gücünü % 48 oranında kaybettiği belirlenip, davacıya iş kazası sigorta kolundan gelir bağlandığı ve S.K.adına işyeri tescili yapılarak davacının sigortalı olarak tescil edildiği, işin "çatı onarım" işi olduğu, bina sahibi olan S.K.ın bu işin yapılması için R.K. ile anlaştığı, R.K.ın içinde davacının da bulunduğu işçileri ile bu işi yaptığı, davacı S.K.ın, H.K.’in işvereni olduğundan bahisle hakkında işveren dosyası açılıp prim ve gecikme zammı tahakkuk ettirilmesi işleminin iptaline ilişkin açılan ve D.1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2008/5 Esas nolu dosyasında görülen davada davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Yargıtay 10.Hukuk Dairesince onarım işinin davacı S.K. tarafından davalı R.K.a istisna akdi çerçevesinde verildiği,hizmet akdi bulunmadığı,işyerinin davacı S.K.adına tescilinin gerekmeyeceği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak verilen ve onama ilamı ile kesinleşen mahkeme kararına göre, S.ile R.arasındaki ilişkinin istisna akdi olduğu, S.K."ın işveren olmadığı hususlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kesinleşen mahkeme kararı uyarınca S.ile R.arasında hizmet akdi bulunmadığı istisna akdi bulunduğu,S.ın işveren olmadığı ve R.’nın işveren olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda yapılacak iş, davacıya SGK Başkanlığı"na davalı işveren R.K.adına işyeri tescili yapılarak bu işyerinen olay tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak tescil edilmesi için müracaatta bulunmak üzere önel vermek, SGK"ca bu işlem yapıldıktan sonra, İş Kanunu"nun 77. maddesi ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetmeliği hükümleri gereğince üç iş güvenliği uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınarak davacı, davalı R.K.ve S.K.ın olayın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadıklarını, kusurlu iseler kusur oranlarını belirlemek , davalı S.K.iveren olmasa dahi olayın oluşumunda kişisel kusuru var ise haksız fiil faili olarak bu davalının da sorumlu olduğu gözetilerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
Davacının 03.05.1999-10.08.2000 tarihleri arasında davalı R.K.yanında 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak çalıştığının tespiti davasına gelince; tazminat davası ile hizmet tespit davalarının dayanakları farklı olup, her iki dava için izlenecek yöntem ile esas alınacak kıstaslar birbirinde tamamen farklı olup her iki davanın ayrı görülmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir.
Yapılacak iş; hizmet tespit davasının tefrikine karar verilerek ayrı esasa kaydederek yargılamayı bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davalı R.K.hakkındaki davanın husumetten reddedilerek, davalı S.K.ın işveren olduğunun kabulüyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı S.K.ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 04.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.