16. Hukuk Dairesi 2017/365 E. , 2021/750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... ve ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1956 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan, sınırlarını belirttikleri taşınmaz bölümü hakkında imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sırasında; Hazine de çekişmeli taşınmazın adına tescilini talep etmiş; ... ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın ... mirasçıları adına tescili istemiyle davaya müdahil olmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ..."in davasının kısmen kabulüne, 17.07.2015 havale tarihli Fen Bilirkişi raporunda (A), (B), (C), (D), (F) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri aleyhine açılan davanın reddine, (E) harfi ile gösterilen 4.598,40 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; davacı ..."nın davasının kısmen kabulüne, 17.07.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (B), (C), (D) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri hakkında açılan davanın reddine, (A) harfi ile gösterilen 3.089,36 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; asli müdahale davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ..., Müdahil ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen mavi renkle boyalı bölüm üzerinde davacı ..., (A) harfi ile gösterilen kırmızı renkle boyalı bölüm üzerinde birleşen dosya davacısı ... lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, asli müdahil ..."nın davasının reddine karar verilmiş ise de, muris ... mirasçıları lehine terekeye döndürülmesi istemiyle mirasçılardan ... tarafından asli müdahale davası açılmış olduğu halde , TMK"nın 702 . maddesi gereğince aktif dava ehliyetinin sağlanması gerektiği hususu göz ardı edilerek karar verilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesine göre "Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması" zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddeleri de kararların gerekçeli olarak yazılmasını zorunlu kılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe okunduğunda, mahkemece verilen hükme nasıl ulaşıldığının anlaşılması gerekir. Böylece, davacı veya davalı sıfatıyla bir yargı organı önüne gelen kişilerin, hukuk devletinde yaşamanın doğal sonucu olarak hukuk güvencesi, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakları uyarınca haklarında verilen kararlar yanında, kararların hukuki süreci ve yargısı da denetlenebilir olur. Bu ilkeler ışığında mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde; kararda asli müdahale davasının neden reddedildiği hususunda bir açıklamaya yer verilmeksizin sadece davanın reddine dendiği, delillerin tartışılarak değerlendirmesinin yapılmadığı, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer almadığı ve kararın denetlenebilirliğinin olmadığı görülmektedir. Bu haliyle, kararın gerekçe içermediği de açık ve tartışmasızdır.
Bütün bu hususlar yanında yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, aktif dava ehliyetinin sağlanması yönünden, asli müdahale davası davacısıına diğer mirasçıların davaya katılımlarını ya da muvafakatlarını sağlamaları ya da terekeye temsilci tayin ettirmeleri için süre verilmeli, taraf teşkili tamamlandıktan sonra, dava-birleşen dava ve asli müdahale davası yönünden işin esasına girilip öncelikle, dava konusu taşınmaz bölümlerine ait dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıllık süreye ilişkin hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu, jeodezi uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldıkları, taşınmaz bölümlerinde imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı; ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişi raporunu irdeleyecek biçimde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz bölümlerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ve müdahile ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.