Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/11240
Karar No: 2015/13138
Karar Tarihi: 16.11.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/11240 Esas 2015/13138 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/11240 E.  ,  2015/13138 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2013/381-2013/603

Taraflar arasında görülen görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalı İshak yönünden tazminat isteğinin kabulüne, diğer davalı yönünden ise reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .........."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, miras bırakanı M........ B........."tan intikal eden 16 parseldeki payının intikali, iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi ve diğer işlemlerin takibi hususunda davalı İshak"ı vekil tayin ettiğini, ancak davalının vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi dışında payını 06.02.2002 tarihinde mirasçılardan Recep"in oğlu olan davalı Osman"a satış suretiyle devrettiğini, bu durumu anılan parselle ilgili Eyüp 1. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2006/99 Esas sayılı dosyasından açmış olduğu ortaklığın giderilmesi davasında verilen 13.04.2006 tarihli karar ile öğrendiğini, tapuya yansıyan göstermelik bedelin dahi ödenmediğini, davalı Osman"ın da durumu bilen kişi konumunda olduğunu ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazın 16/80 payının tapusunun iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde gerçek bedelinin davalılardan tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu iptali ve tescile ilişkin talebin reddine, tazminata ilişkin talebin davalılardan Osman açısından reddine, diğer davalı İshak açısından kabulüne ilişkin verilen 26/04/2012 tarihli karar Dairece; “...mahkemece verilen kararın gerekçeli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; dava terditli açıldığı ve iki davalı bulunduğu halde, hangi sebeplerle terditli ilk isteğinin reddedildiği ve hangi sebeplerle davalı İshak yönünden tazminat isteği kabul edildiği halde, diğer davalı yönünden reddedildiği hususlarının açıklanmadığı ve gerekçelendirilmediği görülmektedir. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular doğrultusunda gerekçeli karar oluşturulmak üzere karar bozulmalıdır...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, bedel isteğine yönelik talebin davalı Osman yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, diğer davalı İshak yönünden bedel isteğinin kabulüne karar verilmiştir.

./..

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan Mustafa adına kayıtlı iken 03.06.1987 tarihinde ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, davacının 28.01.2002 tarihli vekaletname ile davalı İshak"ı vekil tayin ettiği, davalı İshak tarafından da 06.02.2002 tarihli resmi senetle çekişmeli taşınmazdaki payın diğer davalı Osman"a 3.000,00 TL bedelle tapuda satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506/2. (818 s. Borçlar Kanunun 390/2.) maddesinde “vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür" hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötüniyetli olup vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından Hâkim tarafından kendiliğinden (re"sen) gözönünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötüniyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötüniyet korunmamış daima mahkûm edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Diğer taraftan hemen belirtmek gerekir ki; vekaletnamede satış yetkisinin bulunması yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde vekilin özen borcunu gözardı etmesinin ve müvekkilini zararlandırmasının nedeni olamaz.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında somut olaya gelince; taşınmazın resmi akitte 3.000,00 TL bedelle temlik edildiği, satış tarihindeki gerçek değerinin keşfen 52.216,40 TL olarak saptandığı anlaşılmaktadır.
../...

Davalı Osman, ilk el konumunda olup, taraflar arasındaki yakın akrabalık ve ilişkilerde gözetilmek suretiyle, akitte gösterilen değer ile gerçek değer arasında açık ve aşırı fark bulunduğunun keşfen sabit olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davalıların birlikte ve kötü niyetli olarak hareket ederek işlem yaptıkları, ayrıca satışa ilişkin bir bedelin davacıya ödendiğinin de davalılar tarafından ispatlanmamış olduğu anlaşılmakla, davalı Osman"ın vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup TMK" nin 1024. maddesi aracılığı ile 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, diğer bir deyişle iyiniyetli sayılmayacağından kazanımının korunamayacağı açıktır.
Hâl böyle olunca; tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bedele hükmedilmesi doğru doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi