Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/04/1984 tarihinden itibaren çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava davacının, davalıya ait işyerinde 1.1.1984-31.12.1989 tarihleri arasında çalıştığı iddiasına dayalı Kuruma bildirilmeyen eksik sürelerinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalıya ait işyerinde 1.4.1984 tarihinde işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, işyerinin 1.4.1984 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, hizmet cetvelinin getirtilmediği, dönem bordrolarına göre davacının davalı işyerinde 1984,1985,1986 ve 1987 yıllarında bir kısım çalışmaların Kuruma bildirildiği, 1984 yılı 3. dönem, 1985 yılı 2 dönem, 1986 yılı 2. ve 3. dönem ile 1987 yılı 1 döneme ait bordroların Kuruma verilmediği ancak işverenin bu eksik bordroları 1.1.2007 tarihinde Kuruma sunduğu ve Kurumun 16.1.2007 tarihli yazı ile süresinde verilmeyen bu bordroları işleme koymadığı, davacının birçoğunun adresi aynı olan başka işyerlerinden 1.3.1997, 1.1.1999, 21.12000, 15.10.2000, 15.11.2001, 1.5.2004 tarihli işe giriş bildirgelerinin kuruma verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda fiili çalışmanın varlığın ilişkin delillerin mahkemece resen toplanıp değerlendirilmesi gerekirken, Kurum tarafından da kabul edilmeyen dönem bordrolarının her zaman düzenlenebileceği gerekçesi ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur
Yapılacak iş, davacı davalı işyerinde 1.1.1.1984 tarihinden beri çalıştığını iddia etmiş ise de, adresleri benzer ve aynı olan 1.3.1997-1.5.2004 tarihleri arasında farklı bir çok işyerinden işe giriş bildirgelerinin kuruma verildiği dikkate alınarak, bu işyerleri arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı birbirinin devamı olup olmadığı hususunun saptanması için şirketlerin ticaret sicil kayıtlarının getirtilip incelenerek, şirketlerin arasında bir bağlantı bulunmadığının anlaşılması durumunda davacının tespitini istediği sürelerin hangi tarihler arası olduğunun davacıya açıklattırılması gerekir. Davacının kurumdan hizmet cetveli de getirtilerek tespitini istediği sürelerle ilgili olarak varsa davalı işyeri dosyası ve ücret bordroları ile büroda çalıştığı iddia edilen davacının imzasını içeren uyuşmazlık dönemlerine ait diğer işyeri kayıt ve belgeleri istenilerek, dönem bordrosunun verilmediği dönemler için davanın kamu düzenini ilgilendirdiği de dikkate alınarak araştırmanın genişletilip bu dönemlerde çalışması bulunan komşu işyeri işveren ve bu işverenleri tarafından çalışmaları Kuruma bildirilen kimseler zabıta marifetiyle belirlenip beyanlarına başvurularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermek gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 8.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.