1. Hukuk Dairesi 2020/3656 E. , 2021/610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : GAİPLİK, TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen gaiplik, tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, gaiplik ve 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 492 ada, 1 parsel sayılı Sultan Beyazıt Vakfı"ndan olan taşınmazın tamamı ...Papa Daniyel kızı Angeliki adına kayıtlı olduğunu, ...nin ölümüyle verasetin çocukları ...,...,...,...ve ....ye kaldığının veraset ilamından anlaşıldığını, mutasarrıfların sağ veya ölü olduğuna dair bir belge bulunamadığından kayyımla idare edilmesine karar verildiğini ileri sürerek 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesi gereğince gaiplik kararı verilmek suretiyle tapu kaydının iptali ile Sultan Beyazıt Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 492 ada 1 parsel sayılı 238,10m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın Pandeli Papa Daniyel kızı Angeliki adına 21.08.1950 tarihli tesis kadastrosu ile tescil edildiği, taşınmazda Sultan Beyazıt Vakfından icareli şerhi olduğu, 19.07.1950 tarihli kadastro tespitinde de vakıf şerhinin bulunduğu ve Ağustos 332 tarih 19 nolu tapu kaydına istinaden tespit gördüğü, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 1946/1088Esas, 1946/453 Karar sayılı veraset ilamına göre Angeliki’nin 16.12.1945 yılında ölümü ile geriye çocukları ...,...,..,... v...’nin mirasçı olarak kaldığı, Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesi 2005/1900Esas, 2006/375Karar sayılı 22.02.2006 tarihli karar ile Angeliki çocuklarına ilişkin sağ veya ölü olduğuna ilişkin belge bulunmadığından İstanbul Defterdarının kayyım tayin edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı HMK"nin 298. maddesi uyarınca, kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada 6100 sayılı HMK"nin 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HMK’nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında; kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür.
Somut olayda, mahkemece 19.12.2019 tarihli duruşmada “Davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Vakıf adına tesciline” şeklinde hüküm kurulmuş, gerekçeli karar da ise “Davanın kabulüne, Pandeli Papa Daniyel Kızı Angeliki ve Angeliki"nin ölümüyle mirasçıları Pandeli, Nikoli, İstilyani, Eleni ve Afroditi"nin gaipliğine, kayıt maliklerinin gaipliği sebebiyle
İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Keçiburnu Mahallesi, Direkli Sokak, 492 Ada, 1 Parsel sayılı 238,10 metrekare yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydının iptali ile Sultan Beyazıt Vakfı adına tesciline” karar verilmiş, böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. O halde, hüküm öncelikle bu nedenle bozulmalıdır.
Kabule göre de; İstanbul(kapatılan)24. Sulh Hukuk Mahkemesi 2005/1900Esas, 2006/375Karar sayılı 20.01.2017 tarihli ek kararı ile Angeliki mirasçıları Pandeli, Nikoli, İstilyani, Eleni ve Afroditi"ye kayyım atanmasının üzerinden 10 yıl geçtiği gerekçesiyle kayyımlığın sona erdiğinin tespitine karar verildiği anlaşılmakla, davacıya süre verilmek suretiyle kayıt malikine kayyım atanmasına ilişkin kararın dosya arasına alınması, ayrıca TMK"nin 33. maddesi hükmü gereğince ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az 6 ay sonra ikinci ilânın yapılması gerekirken bir kez yapılması doğru olmadığı gibi dosyada bulunan vekaletname, veraset ilamı ve kadastro belgelerinden yararlanarak kayıt malikinin mirasçılarının nüfus müdürlüğünden sorulması, sağ olup olmadıkları, mirasçılarının bulunup bulunmadığının araştırması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi de isabetli değildir.
Davalının değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.