Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/1555
Karar No: 2010/2466

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/1555 Esas 2010/2466 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2009/1555 E.  ,  2010/2466 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Çanakkale İş Mahkemesi
    TARİHİ : 12/09/2008
    NUMARASI : 2008/40-2008/244

    Davacı,  yersiz olarak ödenen 13.870,00 TL aylık ve 8.100,00 TL faiz ile geri istenmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin    kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalı  vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, hak sahibi davacı çocuğun çalışamayacak durumda malul olması nedeniyle 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olan babasından bağlanan aylığın kendisinin 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışması nedeniyle 2007 yılında 4.10.2000 tarihi itibariyle iptal edilerek iptal işleminin yapıldığı tarihe kadar ödenmiş olan toplam 13.870,00 TL aylık ve 8.100,00 TL faizi ile geri istenmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali  istemine ilişkindir.
    Mahkemece sonradan yürürlüğe giren kısıtlayıcı hükmün sigortalının aleyhine sosyal güvenlik ilkelerine aykırı ve geriye doğru uygulanarak davacının kazanılmış hakkının ihlal edilemeyeceği, davacının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı BK.nun 63.madde koşullarının mevcud olmadığı, davacının aldığı aylıkları tükettiği gerekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden Ç.Devlet Hastanesinin 8.12.1992 tarihli Sağlık Kurulu raporunda davacıda kronik Manik-Depresif Psikoz  hastalığının bulunduğu, mevcud hastalığı nedeniyle çalışarak kendisine bakamayacağının ve % 70 çalışma gücünü kaybettiğinin bildirildiği, davacının bu raporla davalı Kuruma müracaat ederek ölen babasından ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiği ve davacıya 1479 sayılı Yasa’nın 45.maddesi uyarınca 1.10.1993 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlandığı, davacının ölüm aylığı bağlandıktan sonra 1994 yılında 300 gün, 1997 yılında 350 gün, 1998 yılında 80gün, 2002 yılında 355 gün, 2003 yılında 315 gün, 2004 yılında 330 gün, 2005 yılında 360 gün, 2006 yılında 341 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi çalıştığı 2006 yılında sağlık karnesi vize işlemleri sırasında davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığının ve 1.1.2007 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı çalışmaları nedeniyle yaşlılık aylığı aldığının öğrenilmesi üzerine davacının ölüm aylığının 4.10.2000 tarihi itibariyle iptal edilerek  borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
    1479 sayılı Yasa’nın “Eş ve çocuklara, Ana ve Babaya Tahsis Yapılması” başlıklı 45/2-c maddesindeki “18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun, çalışamayacak durumda malul bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş bulunan kız çocuklarının her birine” ibaresi “onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yükseköğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan çocuklarla,
    Yaşları ne olursa olsun evli olmayan evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarının her birine” şeklinde,  anılan Yasa’nın “Ölüm Sigortasından Bağlanan Aylığın; Sona Ermesi” başlıklı 46.maddesinde “sigortalının çocuklarına bağlanan aylıkların çocuğun 18 yaşını, ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam edeceği, bu yaşları doldurdukları tarihlerde çalışamayacak durumda malul olan çocukların aylıklarının bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmeyeceğine” ilişkin hüküm "sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıkların, çocuğun onsekiz yaşını veya bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları koşuluyla, ortaöğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam edeceği, bu yaşları doldurdukları tarihte çalışamayacak durumda malul olan erkek çocukların aylıklarının ödenmesine devam olunur” şeklinde 24.8.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK.nin 21. ve 22. maddeleri ile değiştirilmiş, anılan Kararname Anayasa Mahkemesinin 26.10.2000 tarihli kararı ile iptal edilmiş, iptal hükmü 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe girmiş, 24.7.2003 kabul tarihli 4956 sayılı Kanun 2.8.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış, 4956 sayılı Yasa’nın 23. ve  24.maddesi ile 45. ve 46. madde de 619 sayılı KHK. ile yapılan değişiklik aynen muhafaza edilmiş, 4956 sayılı Kanunun yürürlüğüne ilişkin 57/b maddesinde yasanın diğer hükümlerinin 8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı  tarihinde yürürlüğe gireceği açıkca hükme bağlanmıştır. 1479 sayılı Yasa’nın 45. ve 46.maddesini değiştiren 4956 sayılı Yasa’nın 23. ve 24.maddesi 8.8.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek maddeler içinde yer almaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların ve mahkeme kararının davanın kabulü ile ilgili gerekçesinde yer alan “kazanılmış hak” ilkesinin tartışılması gerekir.
    Kazanılmış hak kavramı, hakkın zaman bakımından uygulanma yönüyle tanınması halinde ileri sürülebilen bir dayanak olup, “hak” kavramından daha dar anlamı bulunması sebebiyle “hak” kavramından ayrılmaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bu gibi durumlarda yasaların geriye yürümesinden (geçmişe dokunma) değil zaman içerisinde ani etkisi söz konusu olmaktadır. HUMK’nun 578.maddesi nedeniyle Yargıtay’ın 7.12.1964 günlü Tevhidi İçtihadı ile HGK.nun 9.8.1988 günlü, 1987/2-860 E., 1988/232 K.sayılı kararında da bu görüşe yer verilmiştir.
    Kural olarak mevzuat hükümlerinin ileriye dönük bir düzenleme serbestisine sahip olduğunun ve nihayet “geriye yürüme yasağı” ilkesi gereğince geçmişe etkili olmaması gerekmektedir. Çünkü hukuk güvenliği ilkesi ve adalet yasaların yalnızca yürürlükte olan döneme uygulanmalarını gerektirmektedir. Bir mevzuat hükmünün yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönem için uygulanma kabiliyeti vardır.
    Öte yandan 1479 sayılı Yasa’nın ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin değişik 45.maddesinde 18. yaşını doldurmuş çalışamayacak durumda malul olan çocuklara ölüm sigortasından aylık bağlanabilmesi için bir takım şartlar öngörülmüş, bunların bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları halinde bunlara ölüm aylığı bağlanacağı   kuralı getirilmiştir. Anılan yasanın 46.maddesinde sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışanların aylıklarının kesileceğine ilişkin açık hüküm bulunmakla beraber sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık alanların aylıklarının kesileceği açıkça belirtilmemiş ise de 45. ve 46.maddeleri bir bütün halinde anlayıp yorumlamak ve yasa koyucunun ölüm aylığı bağlama şartlarının kaybedilmesi halinde bunun zorunlu olarak aylığın kesilmesi sebebi olarak kabul edilmesi gerekir. Aksi halde yasa koyucunun aylık bağlamada öngördüğü şartların daha sonra yitirilmesi halinde aylığın kesilmemesi gibi bir
    sonuca ulaşılır ki bu durum yasa koyucunun açık iradesi ile aykırılık teşkil eder. Yasa koyucu 46.maddede aylık kesilmesini gerektirir halleri hiç düzenlenmemiş olsa bile aylık bağlama şartlarının tahsisten sonra yitirilmesi halinde aylığın kesilmesi gerektiği zorunlu olarak kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca 1479 sayılı Yasa’nın 45.ve 46.maddesinde yapılan değişiklik yönünden 4.10.2000 tarihi ile 2.8.2003 tarihleri arasında bir boşluk bulunmadığının ve 4.10.2000 tarihinden itibaren çalışamayacak durumda malul olan erkek çocuklarına bu Kanun veya başka bir sosyal güvenlik kanunu kapsamında çalışmaları, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almaları halinde ölüm aylığı bağlanamayacağı, bağlanan aylığın kesileceğinin kabulü gerekir.
    Davacının iade ile yükümlü olduğu miktarın belirlenmesine gelince; 5510 sayılı Yasa’nın 96.maddesinde yersiz ödemelerin ne şekilde geri alınacağı düzenlenmiştir.
    Yapılacak iş; davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olduğu süreler ve yaşlılık aylığının bağlandığı tarih gözetilerek davalı Kurumca yapılan yersiz ödemelerin Kurumun hatalı işleminden mi yoksa davacının kasıtlı veya kusurlu davranışlarından mı kaynaklandığını belirleyerek 5510 sayılı Yasa’nın 96.maddesindeki düzenleme gereğince davacının iade ile yükümlü olduğu miktarı Kurumdan davacıya yapılan ödemelerin ay be ay dökümünü getirterek bilirkişiye hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme ile olayda uygulanma olanağı bulunmayan Borçlar Kanununun 63.maddesi gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.3.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    Uyuşmazlık, malül erkek çocuğa 1479 sayılı Yasa’nın 45/c maddesi gereğince bağlanan ölüm aylığının aynı yasanın 46.maddesi uyarınca kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Ölüm aylığının kesilme nedenleri 1479 sayılı Yasa’nın 46.maddesinde tek tek sayılmıştır. 46.maddenin 3. fıkrasında da diğer erkek çocukların aylıklarının sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları koşulu ile öğrenim durumuna göre en fazla 25 yaşını doldurdukları tarihe kadar ödeneceği açıklanmış. “Bu yaşları doldurdukları tarihte çalışamayacak durumda malül olan erkek çocukların aylıklarının ödenmesine devam olunur” hükmüne yer verilmiştir.
    Başka bir anlatımla; sözü edilen 46.maddede; malül erkek çocukların ölüm aylıklarının kesileceğine dair bir hüküm yer olmadığı gibi, aksine aylığın kesilmeyeceğine dair bir hükme yer verilmiştir.
    Yasada yer almayan bir aylık kesme nedeninin yasa zorlanarak kıyas yolu ile oluşturulması olanaklı değildir.
    Yasa koyucu, çalışamayacak derecede malül olan çocuğun çalışıp yaşlılık aylığına hak kazanmasının genel olarak mümkün olmadığını öngörerek, bu durumu aylık kesme nedeni saymamıştır.
    Somut olayda da, davalı Kurum davacının maluliyetinin ortadan kalktığını ileri sürmemiştir.
    4956 sayılı Yasa’nın 23.maddesi ile 1479 sayılı Yasa’nın 45.maddesinde yapılan değişiklik aylık bağlama koşullarına ilişkindir. Ayrıca maddede yer alan; “Sosyal Güvenlik Kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan” sözcükleri malül olmayan çocuklarla ilgilidir. 45.maddenin (c) bendinde veya sözcüğünden sonra gelmek üzere ayrık olarak “ yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malül olan çocuklar” aylık bağlanacaklar arasında sayılmıştır.
    Ortada kanunların geriye yürüyüp yürümeyeceği ile ilgili bir konu yoktur. Çalışamayacak durumda malül çocuğa aylık bağlanacağı sırada da çalışıp çalışmadığı araştırılmaz. “Çalışamayacak derecede malül” kavramı böyle bir araştırmaya olanak tanımaz. Ancak kişi çalışamayacak durumda malul iken de koşullarını zorlayarak çalışmış veya çalışmış gibi gösterilmiş olabilir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 61.Maddesi; sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlığı altında, “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır” hükmüne yer vermiştir.
    Çalışamayacak durumda malül olan çocuğun ölüm aylığının sosyal güvenlik yasaları Anayasaya aykırı şekilde yorumlanarak kesilmesi hak ve nesafet kurallarına aykırıdır. Kararın onanması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi