Davacı, Yaşlılık aylığının 4447 sayılı Yasa ile getirilen aylık bağlama sistemine göre hesaplanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalı Kurumun 01.01.2000 tarihinden sonra çalışması bulunmadığı gerekçesi ile 4447 sayılı Yasanın geçici 17. maddesi hükmünü uygulamayarak 01.01.2000 sonrası dönem için kısmi aylık hesaplamadığını, bu nedenle aylığının düşük bağlandığını ileri sürerek bağlanması gereken aylık miktarının tespiti ile eksik ödenen birikmiş aylığın faiziyle davalı Kurumdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının sigortalılık başlangıcının 15.01.1980 olarak kabulüne, davacının yaşlılık aylığının 4447 sayılı Yasa ile getirilen aylık bağlama sistemine göre hesaplanması gerektiğinin tesbitine karar verilmiştir.
Dava dilekçesi içeriğinden; davacının Avusturya’da geçen 20.10.1975-30.06.1999 tarihleri arasındaki çalışmalarını 3201 sayılı Yasaya göre borçlandığı, 01.11.2004 tarihi itibarıyla yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın geçici 82. maddesidir. Sözü edilen 4447 sayılı Yasanın 17 maddesi ile eklenen 1479 sayılı Yasanın geçici 82. maddesi hükmüne göre;
“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı bulunanlara bağlanacak aylıklar, aşağıdaki (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanacak aylıkların toplamından oluşur,
a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar prim ödeme sürelerine ait aylığı aşağıdaki şekilde belirlenir.
Sigortalının aylık talep tarihine kadarki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hükümlere göre hesaplanacak aylığının sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı ile orantılı bölümü, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren aylık başlangıç tarihine kadar geçen takvim yılları için, her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak hesaplanır.
Hesaplanan yaşlılık aylığı, aylık bağlanması için yazılı başvurunun yapıldığı yılın Ocak ayı ile aylığın başladığı takvim yılının başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranları kadar artırılır.
b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki prim ödeme sürelerine ait aylığı ise, sigortalının aylık talep tarihine kadar toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden bu Kanunun 61 inci maddesi hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.
Sigortalıya yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre bağlanacak aylıkların toplamı, sigortalının aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümlere göre hesaplanan aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihi ile aylık başlangıç tarihi arasında geçen takvim yılları için her yılın Aralık ayına göre Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranına ve bu Kanunun 61 inci maddesinin son fıkrasına göre artırılmış değerinin altında olamaz.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra malüllük aylığına hak kazananlar ile ölen sigortalıların hak sahiplerinin aylıkları, yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümler esas alınarak, 55 veya 67 nci madde hükümlerine göre hesaplanır. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra prime esas kazancı bulunmayanların malüllük ve ölüm aylıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümlere göre hesaplanır ve yukarıdaki (a) bendindeki esaslara göre artırılarak bağlanır.”
Madde metninden açıkça anlaşılacağı gibi; (a) ve (b) bendine göre hesaplanacak aylıklarda “prim ödeme süreleri” dikkate alınacaktır.
Öteyandan, 3201 sayılı Yasanın 5. maddesinin son fıkrası hükmüne göre borçlanan sigortalının “sigortalılık başlangıç tarihinin borçlarını tamamen ödedikleri tarihten itibaren borçlandıkları süre kadar geriye götürülen tarih olduğu” hükmü yer almaktadır. Ancak; aynı maddenin ilk fıkrasında yurt dışında çalışılan sürelerin tesbitinde bunu belirten istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerdeki gün sayısının esas alınacağı ve borçlanılan gün sayısının ilgili hizmetlere katılacağı hükme bağlanmıştır.
Sigortalılık başlangıcı, 506 sayılı Yasanın 60. maddesine göre sadece sigortalılık süresinin tesbitine esastır. Sigortalılık başlangıcı ile prim ödeme gün sayısı ayrı ayrı kavramlar olup yaşlılık aylığı bağlandığı sırada ayrı ayrı dikkate alınır. Aksinin kabulü, yurtdışında 01.01.2000 tarihinden sonra hizmeti bulunmadan 3201 sayılı Yasaya göre borçlananlar yararına Türkiye’de çalışanlara göre T.C. Anayasası’nın 10. maddesindeki eşitlik kuralına aykırı bir ayrıcalık sağlar.
Somut olayda da, davacının 01.01.2000 tarihinden sonra borçlandığı hizmeti bulunmadığından bu yönüyle 4447 sayılı Yasadan yararlanması olanaklı değildir.
Mahkemece davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmesi ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.