1. Ceza Dairesi 2011/528 E. , 2012/5159 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 1/B - 2010/251136
MAHKEMESİ : Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ ve NO : 25/02/2010, 2009/80 (E) ve 2010/43 (K)
SUÇ : Kasten insan öldürmeye yardım
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanıklar E N, E, A, Orhan, Nihat, Adil, Bayazıt, Atakan, Rıza ve Uğur"un kasten öldürme suçuna yardımdan beraatlerine dair kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Elde edilen delillerin mahkumiyete yeter nitelik ve derecede olmadığı mahkemece değerlendirilip takdir kılınmak suretiyle sanıkların beraatlarına hükmedilmiş ise de;
Oluşa ve dosya içeriğine göre; olay tarihinde Kırklareli"nin Kavaklı Beldesinde bulunan Gaziosmanpaşa Yabancı Kabul ve Barınma Merkezi"nde kalan yabancı uyruklu şahısların televizyonda maç izledikleri sırada, saat 23.30 sıralarında çıkan gürültü nedeniyle kampta görevli olan polis memurları Özcan ve Cengiz"in kontrol amaçlı olarak televizyonun bulunduğu gazino bölümüne girerek, gürültünün nedenini sordukları, bu sırada içeride bulunanlarca ışıkların kapatıldığı ve içerideki gruba öncülük eden maktul Adem"in, karanlıkta kalan Cengiz"e arkadan saldırarak onu yere düşürdükten sonra darp edip tabancasını aldığı, diğer yabancı uyruklu şahısların ise Özcan"a saldırıp tartaklayarak kılıfını kopartmak suretiyle belindeki tabancayı aldıkları, bunun üzerine kampta görevli bulunan diğer polis memurlarının yardımı ile Cengiz ve Özcan"ın tabancaları olmaksızın gazino bölümünden dışarı kaçmayı başarabildikleri, olayın il merkezine bildirilmesi ve tüm ekiplerin olay yerine gelmesine dair anons yapılması üzerine sanıkların da aralarında bulunduğu Kırklareli Emniyet Müdürlüğü"nde görevli polis memurlarının olay yerine geldikleri, maktulün daha önce Cengiz"den zorla almış olduğu tabanca ile gazinonun kırık camlarından dışarıya doğru rastgele 3-4 el ateş ettiği, bu sırada olay yerine gelen ve tercümanlık yapan polis memuru Hasan Hüseyin"in maktule farklı dillerde "silahı teslim etmesi ve herhangi bir olaya karışmaması" yönünde megafonla anons yaptığı, olayın devamında yabancı uyruklu şahısların kamp binasının kapı ve pencerelerinin camlarını kırdıkları, kamptaki eşyaları ateşe vererek yangın çıkardıkları, maktul tarafından ise uyarı anonslarına rağmen binanın içinde bulunan kişiler tarafından dışarıya doğru yeniden ateş edildiği, olayların büyümesi üzerine olay yerine il merkezinden ambulans ve itfaiye ekiplerinin geldiği, tüm güvenlik önlemleri alındıktan sonra yabancı uyruklu şahıslar arasından yapılan anonslara uyanların A ve B Blokların yan kapılarından dışarı çıkartıldıkları, kısa bir süre sonra maktulün de blokların arasında bulunan ortak kapıyı zorlayarak açmak suretiyle elinde Özcan"dan almış olduğu tabanca bulunduğu halde dışarı çıkarak, kapının hemen yanındaki telefon kulübesine tırmanmaya çalıştığı, aynı zamanda da polis memurlarını hedef alarak ateş ettiği, polis memurlarının kendilerinin ve orada bulunan diğer kişilerin can güvenliğini korumak için ateşle karşılık vermesi üzerine de maktulün başından tek isabetle vurularak telefon kulübesinden yere düştüğü ve hastaneye kaldırılırken öldüğü olayda; 12 tanesi binanın gazinosunda, 1 tanesi ise bina dışında ele geçen toplam 13 adet boş kovanın maktul tarafından olay sırasında Cengiz"den zorla alınmış ve olaydan sonra gazino içerisindeki sehpanın üzerinde içindeki tüm mermiler atılmış olarak bulunan tabancadan atıldığının tespit edilmiş olması, olay sırasında ayaklananlarca polis memuru Özcan"dan zorla alınmış olan tabancanın maktulün vurularak düşmüş olduğu yerde şarjörü üzerine takılı ve horozu kalkık vaziyette ele geçirilmesi ve maktulün vurulduğu yerin hemen yakınında ele geçirilen boş kovanın bu tabancadan atıldığının saptanmış olması hususları bu yerin tam karşısında bulunup olay sırasında sanıkların da aralarında bulunduğu polis memurları tarafından kullanılan idari binanın duvarında mermi sekme izine rastlanması hususu ile birlikte değerlendirildiğinde, henüz sanıklar ateş etmeye başlamadan önce maktulün polis memurları Cengiz ve Özcan"dan zorla aldığı silahlarla olaya ilk başta silah kullanmaksızın müdahale etmiş bulunan polis memurlarının ve çevrede bulunan diğer kişilerin hayatlarını tehdit eder biçimde ateş ettiğinin açıkça anlaşılması karşısında;
Polis memuru olan sanıkların; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 2. maddesinin 2. fıkrasının "a" bendinde yer alan ve "meşru müdafa durumunda kuvvete başvurmanın kesin zorunluluk haline gelmesi sonucunda öldürmenin hukuka uygun olduğunu" düzenleyen hükmü ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu"nun 16/6. maddesindeki "polis kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı TCK.nun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur" ve aynı maddenin son fıkrasındaki "polis, ..... vurmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir" hükümleri uyarınca silah kullandıkları ve bu nedenle eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nun meşru savunmaya ilişkin 25. maddesinde yer alan "gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez" şeklindeki düzenleme kapsamında kaldığı ve meşru savunmada aşırıya da kaçılmadığı anlaşılmakla; sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK"nun 223/2-d maddesi uyarınca beraat kararı verilmesi gerekirken, "hangi sanığın kullandığı silahtan çıkan kurşunun maktulün ölümüne sebebiyet verdiği tespit edilemediğinden" bahisle yetersiz gerekçeyle sanıklar hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin CMUK.nun 321. maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 25.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.