20. Hukuk Dairesi 2018/6421 E. , 2019/1758 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09/12/2014 gün ve 2014/6532 - 2014/10318 E.K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... kasabası, Merkez mahallesi, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece fen bilirkişi raporundaki (D) harfli 1584,42 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.06.2009 gün ve 2009/8671-10722 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairece bozma kararında özetle “...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli olmadığı, öncelikle yörede 1984 yılında yapılan orman kadastro çalışmasına ilişkin işe başlama, çalışma, askı ilân ve iş bitirme tutanakları ile çekişmeli taşınmazların bulunduğu yere ilişkin orman tahdit haritası ilgili yerlerden getirtilmeli, daha sonra bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, taşınmazın niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, en eski tarihli hava fotoğrafı, memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenerek kesin olarak belirlenmesi, ayrıca taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra ... yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine,
uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı kırk ve yüzdönüm kısıtlama araştırmasının adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden de yapılması, dava konusu taşınmazın 5403 sayılı Kanunun 3/J maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesi uyarınca sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden rapor alınması...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davalı taşınmazın evveliyatının orman olduğu ve orman kadastrosunun kesinleşmesi suretiyle orman dışında bırakıldığı tarih ile dava tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresinin davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/12/2014 gün ve 2014/6532-10318 E.K. sayılı kararı ile onanmıştır.
Dairece onama kararında özetle; “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın evveliyatının yüksek eğimli çalılık ve makilik alan olduğundan 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşı anlamına göre orman sayılan yerlerden olduğu ve orman kadastrosu ile orman sınırı dışına çıkarıldığı tarihe kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği, orman kadastrosunun kesinleştiği 26.04.1986 tarihinden sonra başlayan zilyetliğe de taşınmazın imar planına alındığı tarihe kadar değer verilebileceği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 2237 parselin tesciline dayanak oluşturan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/57 E. - 2002/681 K. sayılı dosyası arasında 07.08.1996 tarihinde nazım imar planı içine alındığı, ve imar planının 05.06.1997 tarihinde meclis kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiği bildirildiğinden, taşınmazın nazım imar planına alındığı tarihe kadar geçen zilyetlik süresinin de Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca aranan 20 yıla ulaşmadığı gibi dava tarihi itibariyle de aranan zilyetlik süresinin davacı yararına oluşmadığına göre” gereğine değinilmiştir.
Davacı ... vekili daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 26.10.1984 tarihinde yapılıp 26.04.1985 – 26.04.1986 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışması bulunmaktadır. Daha sonra 30.09.1987 tarihinde yapılıp 24.11.1988 – 24.05.1989 tarihlerinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması vardır.
Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1960 yılında yapılmış ve kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz taşlık ve çalılık olduğu gerekçesiyle mülga 766 sayılı Kanun uyarınca tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 25.05.1989 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın hem eski tarihli (1962) hem de 1989 tarihli memleket haritasında yeşil alanda kaldığı, orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten, dava tarihi olan 22.05.2006 tarihine kadar zilyedlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, yörede yapılan ilk orman kadastrosu 27.04.1986 tarihinde kesinleşmiş olup, taşınmaz bu çalışmada orman sınırı dışında bırakılmış, sonradan 1988 yılında yapılan çalışmada da durumunda bir değişiklik olmamıştır.
Çekişmeli taşınmaza yakın komşu durumunda olan 1299 sayılı parsel Veli Uyar adına; 2254, 2246 ve 2247 sayılı parseller Mehmet Uyar adına mahkeme kararı ile tescil edilmiş olup, son üçü Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiş, mahkemece bu dava dosyalarından da yararlanılmamıştır.
Taşınmazın bulunduğu bölgedeki 2237 parsele ait dosyada ... Belediye Başkanlığının 05.07.2011 tarihli yazısında 07.08.1996 tarihinde nazım imar planının bakanlıkça onaylandığı ve 05.06.1997 tarihinde meclis kararı ille onaylanarak yürürlüğe girdiği bildirilmişse de iade ile yapılan araştırmada söz konusu 07.08.1996 tarihli imar planına ilişkin
herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Aynı bölgede bulunan başka bir taşınmazın tesciline ilişkin olarak görülmekte olan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/39 Esas - 2010/198 Karar sayılı dosyasında imar planı sorulması üzerine; ... Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünün 05/07/2011 tarihli yazı cevabında yerin 1/5000 ölçekli Nazım İmar planında konut alanında kaldığı belirtilmiş, 06/10/2011 tarihli yazısında ise planlama ile ilgili bilginin sehven yazıldığı , bölgede herhangi bir imar planı bulunmadığı bildirilmiştir. ... Belediyesi ve ... Büyükşehir belediyesine yazılan müzekkerelere verilen cevaplara göre dava konusu taşınmaz mülga ... Belediye Meclisinin 19.01.2006 tarih 3 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı kapsamında kalmakta iken ... Büyükşehir Belediye Meclisinin 08.05.2015 tarih ve 380 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli imar planı kapsamında kalmaktadır. Ayrıca davalı taşınmazı kapsayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ... Belediye Meclisinin 07.07.2015 tarih ve 161 numaralı kararı ve ... Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.09.2015 tarih 806 sayılı kararı ile onaylanmıştır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar - ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten, davanın açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Mahkemece serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi ile ziraat ve jeoloji mühendisinden oluşturulacak dört kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak memleket haritası ile bu haritaların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafları ve amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, bilirkişiler yardımıyla çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; ayrıca taşınmazın topoğrafik yapısı taşınmaz eğimini belirleyen eğim ölçer (klizimetre) aleti ve memleket haritasındaki münhanilerden yararlanılarak kesin ve gerçek eğimi belirlenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Taşınmazın öncesi orman veya 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamında eğimi % 12"yi aşan (toprak muhafaza karakteri taşıyan) çalılık niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, orman kadastrosunun yapıldığı tarihten imar planına alınma tarihine kadar zilyetlik süresinin dolup dolmadığı gözetilmelidir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu beldede 2006 yılından önce yapılıp kesinleşen imar planı bulunup bulunmadığına dair kesin bir bilgiye ulaşılamamış olup, eğer taşınmazların bulunduğu yerde 2006 yılından önce yapılarak kesinleşmiş ve dava konusu taşınmazı kapsayan
imar planı varsa buna göre yoksa ... Belediye Meclisinin 19.01.2006 tarih 3 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planın kesinleştiği tarih sorulup saptanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin imar planına alınma tarihine kadar davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmelidir.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, kararın bozulması gerekirken, yanılgı sonucu onanmasına karar verildiğinden, davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onanma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile 09/12/2014 gün ve 2014/6532 E. - 2014/10318 K. sayılı ilâmıyla düzeltilerek onanmasına kararının KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 30/03/2012 gün ve 2010/23 E. - 2012/339 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde iadesine 14/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.