3. Hukuk Dairesi 2014/18742 E. , 2014/16686 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2014
NUMARASI : 2013/254-2014/13
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde,tüzel kişiliği iptal edilen ve sonrasında davalı belediyeye bağlanan Yalınayak Belediyesi ile davacı arasında düzenlenen sözleşmeye göre kurulacak Toptancılar Kompleksinde,davalının, davacıya 57 m² kullanım alanına sahip işyerini yaparak toplam 47,00 TL bedelle davacıya tahsis etmeyi taahhüt ettiğini, davacının toplam 47 TL ödeme yaptığını, belediyenin taahhüdünü yerine getirmediğini belirterek işyerinin dava tarihindeki değeri olmadığı takdirde ödenen bedelin güncel değerinin hesaplanarak şimdilik 8.000 TL"nin (ıslah ile 40.102,72 TL) davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, ödenen bedelin dava tarihi itibariyle güncellenmesi sonucu hesaplanan 40.102 TL’nin davalıdan tahsiline dair verilen kararın Dairemizin 28.11.2012 tarih ve 18726 E.–24557 K.sayılı ilamı ile onanması üzerine yapılan karar düzeltme incelemesinde, Dairemizin 12.03.2013 tarih ve 2998 E-4095 K sayılı ilamı ile onama ilamı kaldırılarak, mahkeme kararı “....Dosyanın incelenmesinden, dava konusu iş yeri, yapılan sözleşme ile davacıya tahsis edilmiş, ancak, devir gerçekleşmemiştir. Davacı devrin gerçekleşmesi için davalı belediyeye başvurmuş, ancak, bu girişimi sonuçsuz kalmıştır.
O halde, mahkemece, bu girişimin sonuçsuz kaldığı, davalının davacıya olumsuz sonuç verdiği tarih itibariyle, ifanın imkansız hale geldiği kabul edilip, ifanın imkansız hale geldiği bu tarih itibariyle ödenen bedelin bilirkişi marifeti ile güncellenerek, belirlenen bedele hükmedilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre ise; dosyada mevcut ödeme makbuzlarının incelenmesinden, bu ödemelerden 10 TL’lik bölümünün belediye adına değil, dava dışı 3.şahıslar adına gönderildiği, banka dekontu ile sabittir. Öyle ise mahkemece, bu 10 TL’lik bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ödenen bedelin tamamı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda,davanın kısmen kabulü ile 13.253,30 TL"nin 21.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, uyulan bozma kararı uyarınca hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak;HUMK.nun 275 ve onu izleyen (yeni HMK.266 md.) maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir. Dava konusu olayda, her ne kadar geçersiz satış nedeniyle iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi ilkesi benimsenmiş ve bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulmuş ise de; mahkemenin hükmüne esas aldığı raporu düzenleyen avukat bilirkişi olup bu konuda uzman olmadığından raporuna itibar edilemez.
O halde, mahkemece satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmak suretiyle bu konuda uzman hesap bilirkişinin görüşüne başvurularak yeniden rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken,konusunda ehil olmayan bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
Davalı vekilinin temyizi yönünden ise;hüküm fıkrasının 4 numaralı bendinde red edilen kısım üzerinden hesaplanan 3221,93 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerekirken,davalıdan alınarak davacıya karar verilmesi, ayrıca davacı tarafından 5613,95 TL harç yatırılmadığı halde hüküm fıkrasının 6.bendinde “davacı tarafından başta yatırılan 5613,95 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.