20. Hukuk Dairesi 2016/5920 E. , 2016/9175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davası hakkında ... 19. Asliye Hukuk ve ... 4. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, özel sağlık kuruluşunda yapılan tedavinin hatalı olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
... 19. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu uyuşmazlıkta Tüketici Kanununun uygulanması gerekmekte olup bu nedenle satım ilişkisinden doğan uyuşmazlığın da tüketici mahkemesinde görülmesi zorunludur. Dava tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... 4. Tüketici Mahkemesi ise, dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 4822 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Kanunda vekalet ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar Kanun kapsamı dışındadır. Davacı ile davalılardan ... Sağlık Hizmetleri Tic. AŞ arasındaki ilişkinin salt bir hizmet ilişkisi olmadığı öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul görmektedir. Hekim ile hasta arasındaki tedavi akdi istina akdi olarak kabul edilmemektedir. Hekim ve hasta arasındaki akit Türk Borçlar Kanununun 502. maddesinde belirtilen vekalet akdi niteliğinde olduğu yerleşmiş yargıtay kararlarıylada kabul edilmektedir. Hekim ile hasta arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığı takdirde Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde düzenlenen hükümlerin uygulanması gerekir. Gerek vekalet ilişkisi gerekse haksız fiil Borçlar Kanununda düzenlenmiş genel hükümlerdir. Ayrıca hastanın tüketici sıfatı mümkün olmadığı gibi taraflar arasındaki ilişkide bir hizmetin özel amaçlarla satın alınması ve kullanılması ve tüketilmeside söz konusu olmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde" Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda davacılar vekili; davacılardan ..."nin 14.09.2011 tarihinde davalı ... Sağlık Hizmetleri ve Tic. AŞ nin ... hastanesinde Spastiste - ağır dstoni nrofiromotozis tanısı konularak 8637 - 20 synchromed II model no ve ... seri nolu ... pompası takıldığını, 22.06.2012 tarihinde yapılan kontrolde cihazın bilinmeyen bir sebeple zaman zaman çalışmadığının görüldüğünü, doktorlarca cihazın değiştirilmesine karar verildiğini, revizyon ameliyatı ile 02.07.2012 tarihinde hastaya yeni cihaz takıldığını, cihazın hastanın vücudu ile uyum sağlamadığını, vücudun cihazı dışarı attığını, davalılardan ... Teknoloji Ticaret Ltd. Şti.den temine edilen cihazlardan ilkinin arızalı olması nedeniyle hastanın tedavisinde başarıya ulaşılamadığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı ile davalı sağlık kuruluşu arasında, tedavi hizmetine ilişkin vekalet ilişkisi bulunmakta olup ihtilafın, vekâlet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(l) maddesi ile vekâlet sözleşmeleri de Kanun kapsamına alındığından, taraflardan birinin tüketici olduğu vekâlet sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların da tüketici mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur. Ne var ki, 6502 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinde "Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalar açıldıkları mahkemede görülmeye devam eder." hükmü bulunmakta olup; eldeki dava, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 27.03.2014 tarihinde açılmış bulunduğundan, taraflar arasındaki hukukî ilişkinin dava tarihinde yürürlükte olan 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. 4077 sayılı Kanun ile güdülen amaç, tüketicinin tüketime yönelik satışlarda, mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyecek olan somut uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekirken, davacı ..."nin ameliyatında ve tedavisinde kullanılacak malzeme davacı ..."nin kızı tarafından davalı ... Teknoloji Tic. Ltd. Şirketinden satın alma yolu ile temin edilmiştir. Bu halde somut uyuşmazlıkta davalı hastane davacının ameliyatında kullanılan ve hatalı olduğu iddia olunan tıbbi malzemeyi davacı ..."nin vekili sıfatı ile kızı ... Değerli tarafından davalı ... Teknoloji Tic. Ltd. Şirketinden satın ve teslim alınmıştır. Buna göre taraflar arasında satım ilişkisi mevcut olup 4077 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
O halde, gerek davalılar araç maliki ve araç sürücüsü ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olduğundan, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Mahkemece, birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmez. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan tüketici mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 4. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.